Page 149 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 149

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 151

           Âyetlerinin  mecmu'-u adedine  veya  bu  iki  Surenin  herbirinde  okun-

                               ِ
                                              ِ
                      م
           makta  olan  ي ۪ جر  ا ل    ناَطيَّﺸلا نم  ِ ِ    للّٰاب    ذو ُ ُ    َا   ع   adediyle ve Fatiha başta sa-
                                            ه
                           َّ
                                        َ
                                   ْ
           yılmazsa,  yüz  onüçüncü  Sureye  tam  ve  latif  Tevafuk  ve  işaret
           göstermesi  nazar-ı  dikkati  celbetmektedir.  Her  işaretin  nihayetinde,  o
           işaretteki  Hakaik,  birkaç  enseb  ve  a'lâ  Kelime  ile  ifade  edilmiştir  ki,
           bundan  daha  kuvvetli  beyan  olamaz.  İhtisasımı,  bu  işaretlerdeki
           Kelimelerle kısaca arz edeceğim.

               Birinci İşaret: Şeytanın ve onun şerik ve muînleri olan ehl-i dalaletin
           şerrinden  ancak  Şeriat-ı  Muhammediye  (A.S.M.)  ile  âmil  ve  Sünnet-i
           Ahmediye  (A.S.M.)  ile  mütemessik  olmakla  kurtulmak  imkânı
           olduğunu,

               İkinci  İşaret:  Küfre  giren  ehl-i  dalaletin  kemmiyeten  çokluğunun
           kıymetsizliği; şeytan ve avenelerinin tasallutlarına karşı, İstiaze, İstiğfar,
           Hıfz-ı İlahîye iltica ve Takva ile Sünnet-i Seniyeye yapışmaktan başka
           çare olmadığını,

               Üçüncü  İşaret:  Zahiren  cüz'î  hata  ve  isyanla  çok  büyük  tahribat
           yapmakta  olan  hizb-üş  şeytana  karşı,  en  kuvvetli  kal'a  olan  Kur´ânî
           kal'aya iltica lâzım geldiğini,

                Dördüncü İşaret:
                                                                ِ
                                                ِ
                                  ِ
                  ِ
                                                     ِ
                        ِ
                 كسفن ن   مف ةئِيس نم كباصَا    و     ٓ ام   للّٰا  نمف ةنسح  نم ك   با   صَا    ٓ ام
                                                    َ َ َ
                                                                      َ َ َ
                         َ َ
                َ
                                                 ه َ َ
                                                                           َ
                                                               ْ َ
                   ْ َ ْ
                              َ ْ
                                                           َ
                                    َ َ َ
                             ِّ
           Âyetine  bir  nevi  Tefsir  mahiyetinde,  cüz'î  ihtiyar  ve  icadsız  kesb  ile
           şerlere  sebebiyet  veren  şeytanın  müdhiş  tahribatına  karşı,  istiğfar  ve
           Allah'a iltica ve Sünnet-i Seniyeye riayet iktiza ettiği,

                  Beşinci  İşaret:  Kur´ân-ı  Hakîm'in  azîm  tergib  ve  teşviklerinin
           tam  yerinde  olup,  Ehl-i  İmanın  desais-i  şeytaniyeye  kapılmaları,
           İmansızlıktan  ve  İmanın  zaîfliğinden  ileri  gelmediğini;  hem  günah-ı
           kebairi işleyenlerin küfre girmediklerini,

                                                                ِ
                  هري ا   رش       ةرذ   َ لاق ْ َ  ِ      م   ث    لمعي  نمو   ه ۞        ري ا   ًيْخ ة َّ َ   رذ  َل اقثم لمعي نمف
                                                      َ
                      َ
                                                              َ ْ
                                                                   ْ َ ْ َ ْ َ َ
                        َّ َ
                ُ َ َ
                                        ْ َ َ
                                  ْ َ ْ َ
                                                َ َ ُ
                                                     ْ

           iki Âyetle sabit olduğunu ve nihayet Cenab-ı Erhamürrâhimîn'in Gafur
           ve  Rahîm  İsimlerini  melce'  ve  tahassüngâh  yaparak  şeytandan  istiaze
           edilmesini,
   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154