Page 139 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 139
Harun Yahya (Adnan Oktar) 137
Allah'ın Şanının Yüceltilmesi
Ve de ki: "Övgü (hamd), çocuk edinmeyen, mülkte
ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıya da
(ihtiyacı) bulunmayan Allah'adır." Ve O'nu tekbir ede-
bildikçe tekbir et. (İsra Suresi, 111)
Allah'la yakın ve sıcak bağlantı kurmanın getirdiği doğal bir
hareket tarzı, hiç şüphesiz O'nu çokça anmak, tesbih etmek ve
yüceltmektir. Allah'ın kudretinin herşeyi sarıp kuşattığının, kontrol
ettiğinin bilincinde olan müminler, bu kudret karşısında saygı dolu
bir korku duyarlar. Allah'ın azametinden ve ihtişamından kaynakla-
nan hayranlık dolu bir korkudur bu. Ve bu üstün güç karşısında
acizliklerini bilirler ve Rabbimiz'i, "tekbir edebildikçe tekbir eder-
ler".
Müminleri diğer insanlardan ayıran önemli bir özellik, her an
Allah'ı düşünmeleri ve O'nu anmalarıdır. Zaten Allah ile kurdukları
yakın bağlantının kaynağı da budur. O'nu düşünürken kullandıkları
bir ifadeyi Allah Kuran'da şöyle bildirir:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zik-
rederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşü-
nürler. (Ve derler ki:) Rabbimiz, Sen bunu boşuna
yaratmadın, Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından
koru. (Al-i İmran Suresi, 191)
Ayetten de açıkça anlaşıldığı gibi, dünya üzerinde gerçek anlam-
da düşünüp akledebilen yegane kişiler olan müminler, tefekkürleri
sonucunda Allah'ın yüceliğini ve gücünü hissedebilmektedirler.
Bunun sonucu ise Allah'ın şanını yüceltmek ve O'nu tekbir etmek-
tir. Nitekim, müminler dualarında da şöyle yakarırlar: