Page 91 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 91
Harun Yahya (Adnan Oktar) 89
17. Baskıcı, Zorlayıcı Davranmamak
Tebliğ yapan kişi karşısındakini bir şeye inandırmak zorunda,
fikrini ona kabul ettirmek durumunda değildir. Ona düşen sadece
Allah'ın dinini tebliğ etmektir. Hidayeti verecek olan, iman etmesini
sağlayacak olan Allah'tır. Bu nedenle ısrarcı ve baskıcı davranması-
nın hiçbir yararı olmayacaktır. Nitekim Allah Kuran'da, "artık sen,
öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatır-
latıcısın. Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin" (Ğaşiye
Suresi, 21-22) yada "eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekile-
rin tümü, topluca iman ederdi. Öyleyse, onlar mü'min
oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?" (Yunus
Suresi, 99) hükmüyle iman edenleri bu tür bir tavırdan kesin biçim-
de alıkoyar. Baskıcı olmamak ve karşıdakini inanmakta özgür bırak-
mak, tebliğ yapanın samimiyeti ve bir beklentisi olmadığına dair bir
kanaat bırakacağı için, anlatılanları daha etkili kılacaktır.
18. Anlatılanlara Kayıtsız Kalmamasını Sağlamak
Kendileriyle konuşmanın görünüşte en kolay, fakat aslında en
zor olduğu insanlar, anlatılanlara kayıtsız ve tepkisiz kalanlardır.
Çünkü bu tip insanların gerçek fikirlerini öğrenmek kolay kolay
mümkün olmaz. Anlatılanlara, susarak veya tepki vermeden tasdik
eder görünümleriyle, konuşulanları doğru buldukları zannedilir.
Aslında içten pek kabul etmezler, kayıtsız, ilgisiz kalırlar. Karşıt
fikirde ısrar eden biri, en azından reaksiyonludur, konuşarak ikna
edilebilir, bir sonuç elde edilebilir. Kayıtsız insanın durumu daha