Page 46 - Sahte Dünyanın Acıları
P. 46

SAHTE DÜNYANIN ACILARI

            hayvanlar da, yavruları kendi başlarına yaşayabiliyor-
            lar, ama insan yavrusu yaşayamıyor. Annesinin çok
            titiz ilgisi ve alakasıyla yaşayabiliyor. İnsanlar buraya geli-
            yor mesela, önce bir ilkokula giderler çocuklar için ilkokulda
            başlar çile. Tahta sıralara oturturulur çocuklar, sabahın körün-
            de. Hemen erkenden kaldırılır değil mi? Minibüslere dolduru-
            lur, kuyruğa girer çocuklar soğukta. Okula gider tahtanın kar-
            şısında 5 yıl gider gelir. Sonra, gençliğin en güzel yıllarında yine
            3 yıl ortaokula gidiyor. 4 yıl değil mi hatta bizim zamanımızda
            3 yıldı. Bakın 12 yıl. Gençliğinin en önemli yılları. Tahta sıra-
            larda, eve de geldi mi, bir elini şöyle yanağına koyuyor, başlı-
            yor kitapları okumaya. Geceli gündüzlü değil mi? Nefes almı-
            yor. "Aman" diyorlar "yavrum dışarı çıkma kitabını oku."
            Çocukların çoğu da miyop olur, biliyorsunuz. Üniversiteye
            gidiyor, mesela Tıp Fakültesinde 6 yıl, şöyle tuğla gibi kitaplar
            su gibi ezberletiyorlar. Hadi bakalım ondan sonra ihtisasa gidin
            bakalım diyorlar, bir daha oraya gidiyor. Orada da hastalar
            geliyor mesela kiminin bir yerinde bir rahatsızlık oluyor, kimi-
            nin eti kanıyor, kiminin işte bir şeyi kopuyor. Bir beton muha-
            faza, alttan-üstten dört yanı beton muhafaza, akşama kadar
            bunu yapıyor, oradan eve gider yemeğini yer, televizyon sey-
            reder, ertesi gün yine gelir, yine hastalar gelir veyahut başka
            adamlar gelir yani başka bir iş yeriyse de, evraklar gelir gider
            onu yazar, betonda. Hep betonların arasında insanların
            hayatı geçer. O beton hücreden çıkıp öbür beton hüc-
            reye gelir. Arada da, bir de dolmuş kuyruğu bekliyor-
            lar biliyorsunuz, otobüs kuyruğu, yani onların dağıldı-
            ğı saatler de biliyorsunuz uzun vakitler alıyor yani yol-
            lar tıkalı oluyor. Derken, derken işte doçent oluyor,
            profesör oluyor tam rahat ederken diyorlar "rahmet-

                                       44
   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51