Page 281 - Resulullah'ın (sav) Dilinden Cennet
P. 281
Adnan Oktar
(Harun Yahya)
“Cennetin Nimeti Dünyadaki Eksikleri
Görüp, Kıyas Edince Anlaşılır”
ADNAN OKTAR: ... Kıyas çok önemlidir. Mesela biz burayı daha ön-
ce düz yaptık sonra mavi ışık verdik. Hoşumuza gitti. Ama kıyasla hoşumu-
za gitti. Mesela örtüsünü değiştirdik. Mavi örtü getirdik. Daha önceki örtü-
ye göre daha hoş olduğunu gördük, hoşumuza gitti. Yani mesela sıcak oluyor,
bir serinlik verildiğinde hemen o fark hoşumuza gidiyor. Bize bir nimet olu-
yor. Mesela sıcak bir ortamda soğuk bir içecek hoşumuza gidiyor. Onun için
bizim aksi olan şeylere çok ihtiyacımız var. Ve bir de hiçbir şekilde unutma-
yacağımız konular. Cennette hiç yorulmayacağız. Her yorulmayışımızda şa-
şıracağız. Cennette adam koşuyor, geliyor geliyor, yorulmuyor. Yemek yiyor,
doymuyor. Uykusu bir türlü gelmiyor. Halbuki bak uyku burada çok büyük
sorundur, dünyada. En az sekiz saat uyumak gerekiyor. Sekiz saat ne demek?
Günün yarısı neredeyse, en hayati vaktini almış oluyor. Gece çok güzel bir
vakit, geceyi komple alıyor. Veya gündüz çok güzel bir vakit, komple alıyor
gündüzü. Sekiz saat dev bir zaman. Banyo yapmaya, yemeğe falan ayrılan
vakitler de üç, dört saat de ona desek, geriye bir şey kalmıyor. Ama ahirette
bu yok işte. Uyku gelmiyor. Müthiş bir vakit kazancı var. Bir de vaktin sonu
yok. Burada vaktin sonu var. Hemen haftalar geçiyor, hemen aylar geçiyor,
hemen ömür bitiyor. Orada ömür de bitmiyor, haftalar da bitmiyor, gün de
bitmiyor. Bitmeme insanın çok hoşuna gider. Mesela bir yemeğin bitmesi in-
sanın hoşuna gitmez. Mesela güzel bir döner kebap geliyor. Döner geldiğin-
de daha başlangıçta biteceği endişesi başlıyor insanlarda. Ama ahirette öyle
değildir. Döneri yersin bitmez, yersin bitmez. Hiçbir şekilde bitmez. İstediğin
kadar yersin. Rüyamızda da mesela biz döner yeriz. Tuzunu, tadını, kokusu-
nu biz tam anlamı ile alırız, lezzetini alırız. Değil mi? Pidesini, hepsini yeriz,
domatesini, biberini. Aklımızın ucundan geçmez onun görüntü olduğu...
(Adnan Oktar’ın 2 Temmuz 2010 tarihli Kocaeli TV röportajından)
279