Page 148 - Hazreti Yusuf
P. 148

HZ. YUSUF (AS)


                 nüş tü ğü nü id dia et miş ti. (Char les Dar win, The Ori gin of Spe ci es: A Fac -
                 si mi le of the First Edi ti on, Har vard Uni ver sity Press, 1964, s. 184)

                   Ama Men del'in keş fet ti ği ve 20.yüz yıl da ge li şen ge ne tik bi li miy le ke sin -
                 le şen ka lı tım ka nun la rı, ka za nıl mış özel lik le rin son ra ki ne sil le re ak ta rıl -
                 ma sı ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy le ce do ğal se lek si yon "tek ba şı na"
                 ve do la yı sıy la tü müy le et ki siz bir me ka niz ma ola rak kal mış olu yor du.




                       Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar

                   Dar wi nist ler ise bu du ru ma bir çö züm bu la bil mek için 1930'la rın son la -
                 rın da, "Mo dern Sen te tik Te ori"yi ya da da ha yay gın is miy le neo-Dar wi -
                 nizm'i or ta ya at tı lar. Neo-Dar wi nizm, do ğal se lek si yo nun ya nı na "fay da lı

                 de ği şik lik se be bi" ola rak mu tas yon la rı, ya ni can lı la rın gen le rin de rad yas -
                 yon gi bi dış et ki ler ya da kop ya la ma ha ta la rı so nu cun da olu şan bo zul ma -
                 la rı ek le di.
                   Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen,
                 Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde

                 bulunan milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, ka-
                 nat gibi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bo-
                 zukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama
                 teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar can-

                 lıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar verirler.
                   Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu
                 molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar verir.
                 Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:

                      Mu tas yon lar kü çük, ras ge le ve za rar lı dır lar. Çok en der ola rak mey da na ge -
                      lir ler ve en iyi ih ti mal le et ki siz dir ler. Bu üç özel lik, mu tas yon la rın ev rim sel
                      bir ge liş me mey da na ge ti re me ye ce ği ni gös te rir. Za ten yük sek de re ce de
                      özel leş miş bir or ga niz ma da mey da na ge le bi le cek rast lan tı sal bir de ği şim, ya
                      et ki siz ola cak tır ya da za rar lı. Bir kol sa atin de mey da na ge le cek ras ge le bir





                                                146
   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153