Page 144 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 144

146                                                                                                 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ

          Cennet  ile  Horhor  Bahçesinin  (Haşiye)  arasında  ne  nisbet  varsa,
          Cennet'in  Lezzetleriyle  dünyanın  lezzetleri  arasında  da  aynı  o  nisbet
          vardır. Cennet'in Horhor Bahçesinden dereceleri ne kadar çok yüksek
          ise,  Uhrevî  Lezzetler  de dünya lezzetlerine göre öyledir. Her iki Âlem
                                                                ِ ِ
                                                                        ِ
                                                      ئُ
                                                     ا
          arasında   bu   büyük   tefavüte,   İbn-i Abbas ا ۪ مسَا۪ ۪ َّلاا ۪ةنجْلا۪ف۪سيَل ۪۪۪
                                                        َ َ ُ
                                                                          َ ْ
                                                                 َّ َ
                                                          ْ
          Cümlesiyle işaret etmiştir. Yani "Cennet'te, dünya meyvelerinin yalnız
          isimleri vardır." Yani isimleri birdir, fakat lezzetleri ayrıdır.

                 Cennet'te Lezzetin devamı mes'elesi ise: Evet Lezzetin Hakikî
          Lezzet  olması,  zeval  görmeyip  devam  etmesindendir.  Zira  elemin
          zevali  lezzet  olduğu  gibi,  lezzetin  zevali  de  elemdir;  hattâ  zevalinin
          tasavvuru  bile  elemdir.  Evet  bütün  mecazî  âşıkların  enînleri,  bağırıp
          çağırmaları,  bu  kısım  elemdendir  ve  bütün  divanlarıyla  yaptıkları
          ağlamalar,  vaveylâlar,  hep  mahbubların  firak  ve  zevallerinin
          tasavvurundan neş'et eden elemdendir. Evet pek çok muvakkat lezzetler
          var ki, zevalleri daimî elemleri intac ettiği gibi; çok elemlerin zevali de,
          leziz  lezzetlere  bâis  olur.  Lezzet  ve  Nimet  ise,  devam  etmek  şartıyla
          lezzet ve Nimet sayılabilir.

                 Hülâsa : İnsan, Ebed için yaratılmıştır. Onun Hakikî Lezzetleri,
          ancak Marifetullah, Muhabbetullah, İlim gibi Umûr-u Ebediyededir.

                 Bu  Âyetin  Cümleleri  arasındaki  Rabıtaları  gördük.  Şimdi
          Cümlelerinin işgal ettikleri yerler ile münasebetlerine bakacağız:
                    ِ
                             ِ
                ِ

                                                ِ ِر ۪
          Evet  ۪تاحلاصلا۪اوُلمع۪و۪اونمۤا ۪ ۪ نيذَّلا  ۪  ۪ ب۪و bu   Cümlenin,  bu   mevki
                                         َ َ
                                                  َ َ
                              َ َ
                                    ُ
                   َ
                      َّ
          ile münasebeti: Evet Cenab-ı Hak İbadeti teklif etti ve Nübüvveti isbat
          etti  ve  Peygamberimiz'i  (A.S.M.)  Tebliğ-i  Umûra  memur  yaptı  ve
          dünyevî  bazı  lezzetlere  cevaz  vermeyen  ve  meşakkatları  tazammun
          eden  İbadete Mü’minlerin  imtisallerini  temin  etmek için,  Mü’minlere
          va'd  buyurulan  tebşirleri  Tebliğ  etmeyi  Resul-ü  Ekrem'e  (A.S.M.)
          emretti. Çünki o Hazret (A.S.M.) inzar ve tahvife (korkutma) memur
          olduğu  gibi;  Allah'ın  Rızasını,  Lütfunu,  Kurbiyetini  ve  Saadet-i
          Ebediye gibi Tebşiratını da Tebliğe memurdur.
                 ۪ ي رجت ۪۪تانج ۪مه ۪ َل  َّ  ۪ َا ۪ن :  İnsanın  ihtiyacat-ı  zaruriyesi  içinde  en

                     َ
                    ْ
                           َّ َ ْ ُ
          evvel lâzım olan, mekân ve meskendir. Mekânın en güzeli, nebatat ve

                 ------------------
                       (Haşiye): Horhor, Van'da Müellifin Medresesinin adıdır.
   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149