Page 31 - Gözdeki Mucize
P. 31
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Bu bilgilerin ışığı altında bir kez daha durup düşünmek gere-
kir. Böylesine güçlü bir dezenfektan, nasıl olur da göz gibi hassas
bir organa hiçbir zarar vermez? Cevap çok açıktır: İçinde son derece
güçlü bir dezenfektan bulunan gözyaşı gözün kimyasal yapısına en
uygun şekilde yaratılmıştır. Yaratılışın her noktasında mevcut olan
muhteşem uyum, aynı şekilde göz ve gözyaşı için de geçerlidir.
Kör tesadüflerin böyle mükemmel yapılar ortaya çıkaramaya-
cağı ve bunu insan bedenine yerleştiremeyeceği açıktır. Tesadüfler
sonucu, göze zarar verecek rastgele milyarlarca bileşiğin oluşabilme
ihtimali vardır. Peki nasıl olup da göz için hem böyle kuvvetli bir
temizleyici görevi görecek hem de göze en ufak bir zarar vermeye-
cek bir sıvı sentezlenmiştir? Bu ideal sıvı tesadüfen oluşana kadar
göz nasıl korunmuştur? Gözün varlığını devam ettirebilmesi için şu
anki yapısına, gözyaşının da şu anki kusursuz bileşimine sahip
olması şarttır. Elbette bu birlikteliğin işe yaraması için beynin ve
vücudun diğer sistemlerinin de aynı anda varolmaları gerekir.
Örneğin göz, beyindeki görme merkezi de dahil bütün bileşen-
leri, dokuları, sıvıları ve uzantıları ile aniden bir bedende oluşsa bile
bu, canlının hayatının devamı için yeterli değildir. Çünkü bu vücu-
dun kalbi, karaciğeri ya da "olmazsa olmaz" parçalarından herhangi
birisi henüz hazır olmasa, ne o beden ne de göz varlığını sürdüre-
mezdi. Buraya kadar verdiğimiz bilgilerde açıkça görüldüğü gibi
gözün tek bir parçasının bile zaman içinde tesadüfler sonucunda
oluşması mümkün değildir. Gözü tüm parçalarıyla birlikte bir
bütün olarak yaratan Allah'tır.
De ki: "Siz, Al lah'ın dı şın da tap tı ğı nız or tak la rı nı zı gör dü nüz
mü? Ba na ha ber ve rin; yer den ne yi ya rat mış lar dır? Ya da on la -
rın gök ler de bir or tak lı ğı mı var? Yok sa Biz on la ra bir ki tap
ver mi şiz de on lar bun dan (do la yı) apa çık bir bel ge üze rin de
mi dir ler? Ha yır, zul me den ler, bir bir le ri ne al dat ma dan baş ka sı -
nı va det mi yor lar." (Fa tır Su re si, 40)
29