Page 117 - Nasıl Bir Yemen
P. 117
Adnan Oktar
(Harun Yahya)
alıyor. Eğer bu iddialar doğru ise Husilerle yapılan anlaşmanın tüm
problemleri bir anda çözmesi zor görünüyor. Bilindiği gibi dış kaynak-
lı çatışmaları sonlandırmak hiçbir ülkede kolay olmuyor. Yemen'de-
kinden farklı olarak, söz konusu olan Müslümanlar ile Ortodoks ve
Katoliklerin mücadelesi olsa da, geçmişte Bosna'da yaşananlar bunun
en büyük göstergesi. Gerçi çatışma Bosna'nın içindeydi ama çatışanları
destekleyenler Bosna'nın dışında, Sırbistan ve Hırvatistan'daydı. Çatış-
malar, imzalanan Dayton Anlaşması ile sonlandı sonlanmasına ancak
Bosna şimdi bu anlaşma dolayısıyla ortaya çıkan sıkıntılarla mücadele-
ye devam ediyor.
Her şeyden önce şunu unutmamak gerekir: Siyasi anlaşmalar ile
gelen çözümler yöntem olarak tepeden aşağı işler, yani anlaşma ile
devlet içindeki yetki paylaşımları, kaynak kullanımları düzenlenir.
Kısacası siyasi anlaşmalar devleti düzenler, ama insanların zihniyetini,
kafaların içindekini düzenleyemezler.
Yemen'deki çatışmaların temel noktasını Şii-Sünni ayrılığını
körükleyen radikal ve bağnaz inanç oluşturmaktadır. "Müslümanların
kardeş olduğu" gerçeği çeşitli hurafeler nedeniyle terk edilmiş, diğer
mezheplerin birer "düşman olduğu" telkini verilmiştir. İşte Yemen'in
ve tüm İslam dünyasının ihtiyacı, bu çarpık anlayışın giderilmesidir.
Akan kanı durdurmaya vesile olacaksa, anlaşmanın imzalanmış olması
şüphesiz sevindiricidir. Ancak söz konusu anlaşmanın hayata geçmesi
ve Yemen'in kalıcı bir barışa ve istikrara kavuşması için farklı adımla-
rın da atılması gerekmektedir.
Bunların içinde Şiilerin ve Sünnilerin kitaplarının, peygamberleri-
nin ve dinlerinin aynı olduğu, Allah'ın Kuran'da Müslümanlara, "bir-
birleriyle çatışmalarını değil, birbirlerini korumalarını emrettiği" anla-
tılmalıdır. Çünkü gerek Sünnilerin gerekse Şiilerin inançlarına sızmış
olan hurafeci sapkın din anlayışı, bu iki Müslüman grubun birbirlerine
düşman oldukları fikrini yaymıştır. Irak'ta ve Suriye'de Müslümanla-
rın birbirlerini katletmelerinin en temel sebebi de işte budur.
Hurafeleri esas alan anlayışın bütün İslam dünyasında vahşeti,
dehşeti, düşmanlığı, sevgisizliği yaygınlaştırmasının ve insanları kitle-
115