Page 151 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 151

154                                                                                                                           LEM’ALAR



           Bu Sırra bir İşaret-i Latife ve zarif bir Nükte-i Kur'aniyedir ki Ferman etmiş:

           ى   ةني   ۪ د   مْلا      فِ ةو ْ َ  ى       و       ق َلا       نَ  َ َ    Müenneslerin cemaatine, iki katlı müennes olduğu
                     ى
            َ

                َ
                                                                   ى
           halde, müzekker fiili olan    َلاق buyurması... hem   با   رعل       ْا    تَلاق  buyur-
                                                               َ
                                      َ
                                                                       َ
                                                            َ ْ
                                                          ُ
           makla müzekkerlerin cemaatine, müennes fiili olan   تَل اق Tabiriyle, latifane
                                                              َ
                                                          ْ
           işaret ediyor ki: Zaîf ve halim ve yumuşak kadınların cem'iyeti kuvvetleşir,
           sertlik ve şiddet kesbedip bir nevi reculiyet kazanır. Müzekker fiilini iktiza
                         ى
           ettiğinden    ونَ َلاق و Tabiriyle, gayet güzel düşmüş. Kavî erkekler ise, hu-
                       ة

                             َ َ
                      َ ْ
           susan bedevi a'rab olsa; kuvvetlerine güvendikleri için cem'iyetleri zaîf olup
           hem ihtiyatkârlık, hem yumuşaklık vaziyetini aldığından, bir nevi kadınlık
                                                                           ى
           hasiyeti takındıkları için, müennes fiilini iktiza ettiğinden   ار   علْا    ت  اق   َل

                                                                 ب
                                                                      َ
                                                                              َ
                                                                 ُ   ْ َ
           müennes  fiiliyle  tabiri  tam  yerindedir.  Evet  Ehl-i  Hak  gayet  kuvvetli  bir
           Nokta-i  İstinad  olan  İman-ı  Billahtan  gelen  Tevekkül  ve  Teslim  ile,
           başkalara  arz-ı  ihtiyaç  edip,  muavenet  ve  yardımlarını  istemez.  İstese  de
           gayet  fedakârane  yapışmaz.  Ehl-i  dünya,  dünya  işlerinde  hakikî  Nokta-i
           İstinadlarından  gaflet  ettiklerinden,  za'f  ve  acze  düşüp,  şiddetli  bir  surette
           yardımcılara ihtiyacını hisseder; samimane, belki fedakârane ittifak ederler.

                  İşte  Ehl-i  Hak,  İttifaktaki  Hak  Kuvvetini  düşünmediklerinden  ve
           aramadıklarından, haksız ve muzır bir netice olan ihtilafa düşerler. Haksız
           ehl-i  dalalet  ise;  İttifaktaki  kuvveti,  aczleri  vasıtasıyla  hissettiklerinden,
           gayet mühim bir vesile-i makasıd olan ittifakı elde etmişler.

                  İşte   Ehl-i Hakkın  bu  haksız  ihtilaf  marazının  merhemi  ve   ilâcı:

                ُكحي   ۪ر   بهْذت   و ا  و    ُلش   فتف  او       عزان   ت     و   َل    Âyetindeki şiddetli Nehy-i İlahî,

            م
                          َ َ
                               َ
                                ْ َ َ
               ُ ْ
                                           َ َ
                                       ُ َ
                                               َ
                    َ َ
           ىو   قَتلا  َ    ى ى بْ     و    ّ    ْلا   َ لع  او      نواعتو   Âyetinde  hayat-ı içtimaiyece gayet Hikmetli
                               ُ َ َ َ َ
              ْ ٰ
                           َ
           Emr-i İlahîyi düstur-u hareket etmek ve ihtilafın İslâmiyete ne derece zararlı
           olduğunu.. ve ehl-i dalaletin Ehl-i Hakka galebesini ne derece teshil ettiğini
           düşünüp,     kemal - i  za'f     ve     acz     ile,     o     Ehl-i Hakkın    kafilesine
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156