Page 149 - Risale-i Nur - Sözler
P. 149

ONÜÇÜNCÜ  SÖZ – 2. MAKAMIN  HAŞİYESİ                                                                 151


           mâdem geçmiş musibet saatleri, elemleri ile beraber madum ve yok olmuş
           ve gelecek bela günleri, şimdi madum ve  yoktur  ve  yoktan elem yok  ve
           madumdan  elem  gelmez.  Meselâ,  birkaç  gün  sonra  aç  ve  susuz  olmak
           ihtimalinden,  bugün  o  niyetle  mütemadiyen  ekmek  yese  ve  su  içse,  ne
           derece divaneliktir. Aynen öyle de, geçmiş ve gelecek elemli saatleri -ki
           hiç  ve  madum  ve  yok  olmuşlar-  şimdi  düşünüp  sabırsızlık  göstermek  ve
           kusurlu  nefsini  bırakıp,  Allah'tan  şekva  etmek  gibi  "Of,  of"  etmek
           divaneliktir.  Eğer  sağa-sola  yâni  geçmiş  ve  geleceklere  Sabır  Kuvvetini
           dağıtmazsa ve hazır saate ve güne karşı tutsa, tam kâfi gelir. Sıkıntı ondan
           bire  iner.  Hattâ  şekva  olmasın,  ben  bu  üçüncü  Medrese-i  Yusufiyede,
           birkaç gün zarfında, hiç ömrümde görmediğim maddî ve manevî sıkıntılı,
           hastalıklı  musibetimde,  husûsan  Nur'un  Hizmetinden  mahrumiyetimden
           gelen  me'yusiyet  ve  kalbî  ve  ruhî  sıkıntılar  beni  ezdiği  sırada,  İnayet-i
           İlâhiyye  bu  mezkûr  Hakikatı  gösterdi.  Ben  de  sıkıntılı  hastalığımdan  ve
           hapsimden  razı  oldum.  Çünki  benim  gibi  kabir  kapısında  bir  bîçareye,
           gafletle geçebilir bir saatini, on aded İbadet saatleri yapmak büyük kârdır
           diye şükreyledim.

             Üçüncü  Nokta:  Mahpuslara  Şefkatkârane  Hizmetle  yardım  etmek  ve
           muhtaç  oldukları  Rızıklarını  ellerine  vermek  ve  manevî  yaralarına
           tesellilerle  merhem  sürmekte  az  bir  amel  ile  büyük  bir  kazanç  var  ve
           dışarıdan gelen yemeklerini onlara vermek, aynı o yemek kadar o gardiyan
           ve  gardiyan  ile  beraber  dâhilde  ve  hariçte  çalışanların  -bir  Sadaka
           hükmünde- Defter-i Hasenatına yazılır. Husûsan musibetzede, ihtiyar veya
           hasta  veya  fakir  veya  garib  olsa,  o  Sadaka-i  Maneviyenin  Sevabı  çok
           ziyadeleşir.

             İşte  bu  kıymetli  kazancın  şartı,  Farz  Namazını  kılmaktır.  Tâ  ki  o
           Hizmeti, Lillah için olsun. Hem bir şartı da, Sadakat ve Şefkat ve sevinç
           ile, minnet etmemek tarzda yardımlarına koşmaktır.

                                             * * *
   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154