Page 181 - Üst Akıl İngiliz Derin Devleti'nin İç Yüzü 2. Cilt
P. 181
Adnan Harun Yahya
karşı elimizi güçlendirecektir." Bombay'ın 19. yüzyıl Valisi William Elphinstone
da "'böl ve yönet' Romalıların sloganıydı, bizim de olmalı" demiştir. Bu görüş
İngiltere'nin Hindistan hakimiyetinin önemli bir parçası olmuştur. Devlet Ba-
kanı Wood, 1862-63 arası Hindistan'ın genel valisi olan Lord Elgin'e yazdığı
bir mektupta şöyle diyordu: "Hindistan'daki gücümüzü bir grubu diğer gruba
karşı kışkırtarak koruduk. Bu şekilde yapmaya devam etmeliyiz. Dolayısıyla
insanların ortak bir hissiyata sahip olmasını engellemek için elinden gelen her
şeyi yap." Hindistan'ın diğer bir eyalet sekreteri Vikont Cross da, Vali Lord
Dufferin'a şöyle demişti: "Bu dini farklılık bizim çok avantajımıza". 197
İngiliz derin devleti, I. Dünya Savaşı sırasında gündeme getirdiği Hin-
distan'ın bölünme planlarını II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla ertelemek zo-
runda kalmıştır. II. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra bu konuyu tekrar,
daha güçlü bir şekilde gündemde tutmuştur. Hindularla Müslümanlar ara-
sında ciddi ayrılıklar çıkarmış ve iki topluluğun bölünerek farklı devletler
oluşturmalarının "kendi yararlarına" olacağı telkinini yapmıştır. Bunun için
kendi etkisinde tutabileceği kişiler tayin etmiş, bu kişilerin, kendi topluluk-
larını provoke etmelerini sağlamıştır. Plan ise şudur: Britanya Hindistan'ında
Hindu nüfusun fazla olduğu bölgelerde Hindulara ait bir Hindistan devleti,
Müslüman nüfusun fazla olduğu bölgelerde ise Müslümanlara ait bir Pakistan
devleti kurulması.
İngiliz derin devleti Hindistan'a ayak basmadan önce, bu iki topluluk ara-
sında hiçbir anlaşmazlık bulunmamaktadır. 198 Dahası, o tarihlerde Müslü-
manların egemenliği ve zenginliği söz konusudur. Ancak daha sonra İngiliz
derin devletinin etkisi ile Hindular ve Müslümanlar arasındaki fark hızla Müs-
lümanların aleyhine bozulmuştur. Fransız tarihçi Marc Ferro bu değişimi
şöyle anlatır:
İngilizlerin sayesinde Müslümanlar önce hakimiyet, sonra da egemenlik ko-
numlarını yitirerek, iktidardaki konumlarından süpürülmüşlerdi. Daha sonra
da, geleneğin yeniden değerlendirilmesiyle, kendilerini her türlü öncelikten saf
dışı edilmiş bulmuşlardı. Son olarak da, iş dünyasının büyük hareketlerine ka-
tılanlar ve başlarda önemsiz olup da sonraları gerçek bir ekonomik ve politik
güç haline gelen zenginliğiyle kapitalist yerli burjuvazinin içinde yer alanlar,
artık yalnızca Hindular idi. 199