Page 12 - E DERGİ EYLÜL 2022
P. 12
MAKALE
ŞU'ÛRİ HASAN EFENDİ
Yazan: Murat GÜLER
Hek m șa rlerden Șu'ur Hasan Efend hakkında Șa r n meslekler n n çokluğu yanında kayda geçen b r
fazla b lg m z yoktur. Buna rağmen sm geçen hemen d ğer husus da onun İstanbul'da mal ye hülefâlarından (
her taradığımızda Halepl olduğu sab tt r. Kend s ne yazı șler nde çalıșanlar ç n kullanılan b r tab r) olduğudur.
"Hâlebî Hasan Efend de den r. Tezk relerde ve Tıp lm b len, Arapça ve Farsça'ya bu denl hak m
eserler nde doğum tar h ne da r kes n b lg olab lecek yetk nl kte b r șa r ömr- evvel deneb lecek b r
bulunmamaktadır. Sal m' n tezk res nde eserler süreçte burada șt gal etm ș olab l r. Yahut bașka b r öngörü
sayılmazdan evvel " ömrü haseb le katı çok âsâra de onun bu zeng n d l ve fen haz nes nden İstanbul ve
muvaffak olup" fades d kkat m z çekm șt r. Bu fade Osmanlı da yararlanmıștır.
Șu'ûr 'n n çokça eser yazmasının uzun b r ömür Șu'ur Hasan Efend bunca eser ve lme rağmen
gerekt rd ğ n b ld rm ș ola gerekt r. kend s n yücelerde görmeyen b r tavra sah pt r. Çünkü
Șu'ûr Hasan Efend șa rl ğ le öne çıksa da Sâfayî, Bel ğ ve Behâyî tezk reler nde örnek nazım
hek ml ğ ve d lc l ğ le de b l n r. Hek ml ğ ne șüphe bölümünde "mân dâr" notuyla paylașılan șu bey tler
le yaklașan tutumlar olmuștur. Vel Behçet Kurdoğlu, kend n yahut nefs n așağıda gördüğüne del ld r.
hek m șa rler anlattığı eser nde "Tabâbet b len N gâh-ı hüsn- alem- sûza kudret kanda ben kanda
Șu'ûr belk bu sanatı yapmıș belk de yapmamıștır" Tecellâ-yı cemâl- yâre tâkat kanda ben kanda
der. Y ne aynı yerde Türk tabâbet tar h nde yer n Bu d zeler kend n güzell klere layık görmeyen b r
aldığı ç n hek m saymak gerekt ğ n de aktarır. anlayıșı çağrıștırmaktadır. Günümüz d l nde kullandığımız
Safây tezk res nde geçen " lm- tıbba müteallık"
terk b hek ml k yönünü daha da " o k m, ben k m?" umutsuzluk fades
kuvvetlend rmekted r. Șu'ur 'de " ...kande ben kande" șekl yle karșılık bulmuș
Șu'ûr ' n n d lc l ğ se y ne tezk relerden ve g b d r. N tek m onun d ğer adı da " suhte d l" yan acılı,
verd ğ eserlerden ortaya çıkmaktadır. Safây onu " bağrı yanık gönüldür.
Fâr s danlıkda kesb- kemâl eyley p" ve "lugât- Tezk relerdek b r bașka b lg de șa r n ömrünün
Arâb yyede makbul-ı fuzâlâ" d ye tar f ed p her k sonlarına doğru tasavvufa meyled p Halvet yye'ye nt sab
d l n de ustası olduğunu aktarır. ett ğ yönünded r. Sâfayî, bu