Page 14 - Travel Magazine in Red Cream Black Modern Modular Style
P. 14
"İnsana otuzuna kadar konuşmayı, otuzundan sonra susmayı öğretmek lazım"
(sayfa 76), “Yiğitlik, gücünü göstermek değil. Delikanlılığın dizginlerini elinde
tutmaktır” (sayfa 97) Gibi birçok örnek verebiliriz. Şimdilik bu örneklerle kifayet
edelim.
Öykülerdeki kahramanlar bizden, bizlerin mahallelerinden birileridir.
Kahramanlar; "Davut, Demirci Süleyman, Demet, Hacer, Fahri, Börküley Ana,
Selim, Halim, Hasan Hoca, Hilmi Hoca, Yakup Hoca, Ali Dede, Rıza Efendi, Fahriye,
Sinan, Elmas, Asuman, Gülbahar, Neslihan, Nadide, Selver, Fatoş, Hamiyet, İri
Halillerin Remziye, Kezban, Gülnaz, Reyhan, Raziye Teyze, Osman, Şıh Musa,
Hüsniye, Hüsrev, Necati Bey, Ferda, Harun, Nazan, Taner, Aslı, Mustafa Hoca,
Sedat, Hüseyin Efe, Berika Anne, Kürşat, Ali Efe, Kocaosman, Murat" gibi isimleri
sıralayabilirim. Bazı öykülerde çok az sayıda kahraman olmasına rağmen başka
bazı öykülerde çok fazla kahramanla karşılaşabiliyoruz Hatta bazı öykülerde
kahramanlar gizlenmiş, flu, gözükmemektedir.
Son tahlilde duygulu, içli öyküler okudum. Kararında bir betimleme ve yalın bir
anlatımla birlikte. Öyküler tam olarak nihayete ermez. Öykü bir yerlerde kalır ve
bu şekilde sonlanır. Sanki öykünün devamı var gibidir ya da devamı okurun
tahayyülüne bırakılmıştır. İslamiyet’le mecz edilmiş bir ülkü, bir Turan
anlayışında öyküler de desek yanlış olmaz. Böylelikle kültürel, ontolojik ve
epistemolojik kodlar taşınmaktadır. Yazar, yazdıklarına yer yer mana ve ima da
yüklemektedir. Anlatımlarda, zamana vurgu, bir fetih hali, zamanın merhem gibi
bir halini de görmekteyiz. Böylelikle öykülerde, dehrin ve devrin yaşantılara şahit
oluyoruz. Bir taraftan mazi yâdları da yer almaktadır. Bu öyküler, gün geçtikçe
eşyaya boğulan günümüz insan ruhuna bir ferahlık verecektir muhakkak.
Duygulu, duyarlı, sezgisel bütünlüğü olan, romantik duyarlılığı ve vakarlığı
taşıyan güzel öyküler okudum diyebilirim. Son sözü yine yazara bırakalım ve
yazarın güzel bir temennisiyle yazımızı nihayetlendirelim. “İnsan, dünyada güz
yaprağı gibi durmamalı. Daima bahar yaprağı gibi rüzgârla güreş tutmasını
bilmeli. Ne kadar sert eserse eşsin, yıkılmamalı” (sayfa 49).
Okunmasını şiddetle tavsiye ederim. İyi okumalar.
14