Page 11 - BODRUMDergi | ŞUBAT 2025
P. 11

Bize sonsuz nimetler sunuyor
ancak bilinçli kullanırsak ya da
teknolojinin bizi yönetmesini
değil de bizim onu yönetmemizi
sağlarsak, efendisi biz olursak
diyorum. O zaman teknoloji süper
bir şekilde hayatımızda verimli her
şeyi kolaylaştıracak.
“Biz de Aslen Buralı Değiliz: Bir
Dijitalzedenin Dengeyi Bulma Rehberi”
kitabınız pandemi sonrasında çıktı.
Şimdi yeni kitabınız da yolda. Neler
anlatıyorsunuz?
İlk kitabımda dijital göçebeliği yani
dijitalle sonradan tanıştığımızda
gözlemlediğimiz konuları
anlatıyordum. “Biz de aslen buralı
değiliz” diyordum. Tamam, biz
bunun içinde doğmadık ama
öğrenmeye de çalışıyoruzu anlatan
bir kitaptı. Yeni kitabım çok
yakında çıkacak. Orada daha çok
pandemi sonrası değişen dijital
alışkanlıklarımızı aktarıyorum ve
homo sapiens’den homo digitus’a
evrildik diyorum. Yeni nesil insanın
gerçekten bu hayatta karşılaştığı,
belki de biraz geçmişte kalan bazı
özlemlerin de yer aldığı, karşılaştığı
sorunları ama o sorunları nasıl
olumluya çevirebileceği, bu
dönüşüm hikâyesinde nelere
tanıklık ettiğini, yeni nesil insanın
nelerde zorlanacağını, gelecekte
onları nelerin beklediğini anlatan
yine kısa kısa makalelerden oluşan
keyifli bir kitap yazdım.
Dijital denge konusunda farkındalık
yaratmak için ne tip çalışmalar
yapıyorsunuz?
Öğrenmeye, bilgiye meraklı
bir sosyal girişimciyim. Neyi
öğrendiysem onu paylaşmayı
çok seviyorum. Bilginin
paylaşılmasının çok değerli
olduğunu düşünüyorum. Ben de
öğrenmeye devam edeceğim.
Öğrendikçe, elimden geldiği
kadar bunları yazı yoluyla,
YouTube kanalıyla, eğitimlerimle,
kitaplarımla paylaşmaya devam
edeceğim. Gerçekten bir insan
değişirse herkes değişiyor yavaş
yavaş. Özellikle gençler değişirse
Türkiye’nin geleceği, ülkenin
geleceği de değişiyor dolayısıyla
bunu çok önemsiyorum.
Siz hayatınızda dijital dengeyi nasıl koruyorsunuz?
Planlı zamanlarım var. İşten eve geldiğim zaman çocuklarımla, ailemle
geçireceğim zamanlarda, yemek masasında olduğumuz zamanlarda
o ekranları masamıza koymuyoruz. En az yarım saat telefonlarımıza
dokunmuyoruz, ekranlarla sohbetimizi bölmüyoruz. Dünya dönmeye
devam ediyor. Yemek sonrası yarım saat civarında sosyal medyada vakit
geçiriyorum. Nitelikli içerikler seyredip kendimi eğitiyorum. Çocuklar
da aynı şekilde. Onların da bir saati var. Uyku zamanım yaklaştığında,
yatmadan 30 dakika önceden ekranlarla ilişiğimi kesiyorum. Kitabımı
yanı başıma alıyorum, kitabımı okuyorum çünkü o mavi ekran gerçekten
sürekli beynin gündüz olduğunu zannetmesine sebep oluyor. Evet bizde
de alışkanlık, yatmadan bir bakmak, uyanınca da ilk iş telefona bakmak.
Dijital denge için hayatıma kazandırdığım ilk alışkanlığım, gece yatarken
ve sabah uyandığımda telefona bakmamak oldu. Bu da benim için çok
güzel, verimli oldu. Sabah kalkıyorum. En azından zihnim berrakken o
sırada odaklanmam gereken şeylere yöneliyorum, ekran beni bölmüyor,
kesintiye uğratmıyor.
@dijitaldenge adıyla Youtube ve Instagram üzerinden dijital denge konusunda
farkındalık yaratmayı sağlayan içerikleriniz de ilgi görüyor. Konularınızı nasıl
belirliyorsunuz?
Şu anda kuşak sorunları, dijital zorbalık, dijital bağımlılık konuları ilgi
görüyor. Dijital vatandaşlık, dijital okuryazarlık konuları da çok dikkat
çekiyor. İlişkiler de açıkçası benim dikkatimi çekiyor. İlişkiler dijitalde
başlıyor, dijitalde devam ediyor ve dijitalde sona eriyor artık. Kimse
ilişkilerini yüz yüze bile bitirmiyor. Tamam dijitalde yaşıyoruz bu aşkı, bu
ilişkiyi bari onu düzgün yaşayalım. Bu konularda uzmanlarla konuşarak
tüyolar verdiğimiz içerikler de çok ilgi görüyor.
09














   9   10   11   12   13