Page 91 - BODRUMDERGİ | KASIM 2022
P. 91
“
Düşüncelerinizi en iyi ifade ettiğiniz eseriniz hangisi?
Çok klasik cevaplar vermek istemiyorum. Tabii bütün eserlerim benim düşüncelerimi ifade ettiğim çalışmalar oldu. Sırtımda küfe yok, bir kitap yazmaya kalktığımda düşüncelerimi sınırlayan veya biçimleyen benim dışımda biri
yok. O yüzden kendimi rahatlıkla ifade edebildiğimi düşünüyorum. Ama romanlarımın yakın
arkadaş çevreme daha fazla heyecan verdiğini düşünüyorum. Ayasofya’nın Sırrı adlı çocuk romanım... Telegram Cinayetleri, Sırlı Gök ve Terken, bence başarılı romanlardır. Konuları orijinaldir.
Belli bir yazma rutininiz var mı?
Şöyle diyeyim; belki günlük bir ev ödevi şeklinde yazmam ama bir kitaba başladığım zaman çok yoğun çalışırım. Gecem gündüzüm onunla geçer. Yazmadığım zamanlarda
bile onu düşünürüm. Sonra kitap bittiğinde rahatlarım. Hatta bir daha hiç yazmayacakmış gibi yazma işinden uzaklaşırım. Belli bir süre sonra bu uzaklık ortadan kalkar ve yeniden aynı tempo başlar.
Günlük hayat kaleminizi nasıl etkiliyor?
Tabii, etkilemez mi? Biz bütün malzememizi günlük hayattan alıyoruz. Yaşadığımız çağı yazıyoruz. Tarihi bir roman yazsak bile yaşadığımız çağın değerleriyle, bakış açısıyla, üslubuyla yazıyoruz. Her şeyimizi günlük hayattan alırız biz. Gerçi bu soruyla kastettiğiniz anlam, ilk bakışta görünenden daha ince olabilir. O zaman
farklı şeyler söylemek gerekir. Günlük hayatı olduğu gibi alıp koyamazsınız sanat eserine ama
o, başarılı olduğu kadar günlük hayata yaklaşır. Günlük hayat, hem sanat eserine ister istemez sızan bir şeydir hem de sanat eserinin kendini benzetmeye çalıştığı şeydir. Ama aynı şey değildir. Ne günlük hayat sanat eseridir ne de sanat eseri günlük hayat.
Sanatı sanat yapan şey yalnız
sanatkârın yansıttığı değil,
izleyicinin algısında yeni bir anlamla
karikatürize edebilmesidir. Kendisini en derin anlamlarda, bitmek bilmeyen duygu ve kurguya açık olarak kişiselleştirebilen öznelliğin gücü de işte burada gizlidir.
”
89