Page 29 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 29
!
!
Birisinin destanı, aşk hikâyesi beni coşturdu, bana el çırptırdı. Beni ca- nımdan etti, beni utanmaz, göremez, düşünemez bir halde yollara dü- şürdü. Hasılı onun gönlü, benim gönlümü evirdi, çevirdi, istediği hâle, istediği şekle soktu.
!
Bir gün Abbasi Padişahı Harun-i Raşid, kendi soyundan olan Mecnun’u aşk yüzünden düştüğü hallerden kurtarmak için bir çare düşündü ve Mec- nun’u saraya çağırttı. Aynı zamanda Leyla’yı da saraya getirtti ve bir odada bekletti.
Padişah Mecnun’a sordu;
‘Ya Kays (Efendi), nedir senin bu halin? Şimdi sana bir sürü güzel kızlar göstereceğim, onlardan birini seç ve evlen, Leyla’dan da vazgeç.’
Birbirinden güzel kızlar Mecnun’a sunuldu. Mecnun hepsini gözden ge- çirdikten sonra, çekildi kenara ve eğdi başını önüne;
‘Ben yine Leyla’mı isterim.’ dedi sessizce iç geçirerek.
Harun-u Raşid bu cevap karşısında şaşırdı kaldı. Hizmetlilerine seslendi
ve;
‘Getirin Leyla’yı buraya.’ diye emir buyurdu.
Biraz sonra içeri kara kuru, pek de güzel olmayan, hatta bir kömür sopa- sını andıran Leyla girdi.
Padişah hayretle sordu;
‘Ya Mecnun’ dedi, ‘sen bunun neresine aşık oldun?’
Mecnun kaldırdı başını, padişahın gözlerinin içine baktı ve dedi ki;
‘Şevketli padişahım, sen senin gözlerinle göremezsin Leyla’nın güzelliği- ni. Eğer ki benim gözlerimle bakabilsen, görürsün Leyla’nın gerçek yü- zünü. Aşık olursun da o zaman hak verirsin bana.’
Mecnun, Leyla’nın aşkına dalmış ve bu hale gelmiş. Başkalarında da göz vardı, yüz vardı, dudak vardı, burun vardı; onda ne görmüştü de bu hale gelmişti?
!29