Page 33 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 33
!
!
Sende bir güzellik var ki, büyüsü cihanı sarmıştır. Seni kıskanan hayır- sız kıskanç o güzelliği nasıl anlayabilir.
Yanağının kırmızılığı ateşinden yahut kuruluğundan değil, belki uğ- runda ölen aşıkların kanlarının rengidir.
!
Gidelim, deniz kıyısında bir ev tutalım. Çünkü deniz cömerttir, inciler ve- rir. Bil ki, canla sohbet, kişiyi canla renk yapar. Tıpkı gökle sohbetten yıl- dızlar güzelleştiği gibi...
Mesela elin vücuduna yapışıkken birçok hüneri vardır; fakat cisimden ay- rılınca denizden ayrı düşmüştür. Ten canla sohbette oldukça güzeldir, gü- zel işler yapar. Ya can gibi (Azra) sevgili olursa, zavallı ten ne olmaz?... Ama elsiz olsan, senin hünerin nerede kalır?... Çünkü o zaman buluşma zamanı değil, ayrılık zamanıdır.
Allah Allah... Haydi yarin nazını çek, sakın bıkma. Yarin nazı binlerce helvadan tatlıdır. Ayrılığı görmedin, Allah sana göstermesin...
Bu bir duadır ki, bundan güzel hiçbir dua olmaz.
Bizim cüz’i olan ruhumuz, külli olan ruhtan ayrılınca:
“İhbitu!” (Aşağı ininiz!) emriyle öyle bir yüksekten indi ki, kesik el gibi işinden kaldı, kediye azık oldu. Bu ne büyük bir belanın delilidir... O ke- dinin elinden nice arslanların pençesi faydasız kaldı. Çünkü kedi onu iç- ten gizli gizli çekiyor. Ne yaparsın, hüküm böyle!
Eğer o elin bir damarı oynuyorsa kavuşmak ümidi vardır; vücudun bin- lerce cüzü, o elin kavuşma devletine ermiştir.
Hoş huylu şehriyarın bu kudretine şaşma. Gök parça parça el gibi iken, onun avucunda bir parça oldu.
Evet, ey şehriyar! Sen cihanın şahısın, parçaları birleştiren bir üstadsın. Bizim parça parça olan vücudumuzun her cüzüne bak, acı; çengimizi kır- dın, düzelt, sağlaştır ve kendi tarafına doğru çek. Elest zevkinden çadır kuruver ve “Evet, sen Rabbimizsin!” sözümüzü de kabul ediver.
Şimdi de, “Evet, sen Rabbimizsin!” diyoruz ama o ilk “Evet!” diyişimiz- deki duygu, o tad nerede... Zira o, ruhun narasıydı bu ise dağdan sadadır...
!33