Page 2 - ŞEHİT RECEP EŞİYOK ORTAOKULU
P. 2
“Sahipsiz olan vatanın batması haktır,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
Mehmet Akif ERSOY
Milletimiz, uzun ve derin tarihi boyunca hep bu şuurla yaşamıştır. Kendisine daima birleşik ordular halinde saldıran
düşmanlarla savaşmak zorunda kalmış; çetin muharebeler, sert mücadeleler sonunda, varlığını kabul ettirmiş, tarih boyunca
hür yaşamıştır. 15 Temmuz Darbe kalkışması ve sonrasında planlanan iç savaş ve terörizm faaliyetlerine karşı Türkiye devleti
resmi kurumları ve Türk halkı tüm dünyaya örnek olabilecek bir demokratik bir tutum belirlemiş ve olaylar en az hasarla at-
latılarak bağımsızlık korunmuştur. Türk Milli İradesinin gücünü, Türk Devletinin yenilmezliğini, Türk insanının değerlerini
canı ve kanı ile koruyacağını göstermiştir. Bu Türk Milletinin zaferidir. Bu Türk Milletinin dünyayı tehdit eden terör tehlikesi
karşısında gösterdiği birliğin bir göstergesidir. Milletimizin gösterdiği bu destansı direnişin altında yatan ‘bir ve beraber olma
şuurun beslendiği kaynağı Dede Korkut Hikayeleri olarak göstermek son derece doğru bir tespit olacaktır. Birbirinden
bağımsız hikâyelerin ortak noktası bireysel olarak gelişen macerada kahramanın düşmanını alt etmesi için bütün beylerin
birlik olmasıdır. Dede Korkut Destanı’ndan doğan esas düşünce, ülke dirliği ve adaleti muhafaza etmek, onun sınır
bütünlüğünü, halkın şerefini ve birliğini koruyup, kollamaktan ibarettir.
Büyük Türk Destan bilgesi Dede Korkut, söylentilere göre Oğuzların Bayat boyundan Kara Hoca’nın oğludur. Oğuz
Türklerinden büyük saygı gördüğü, Türk hakanlarına akıl hocalığı ve danışmanlık ettiği destanlardan anlaşılmaktadır. Dede
Korkut, bir vatansever olarak milletinin güçlü ve mutlu yaşam gerçekleştirme çabası göstermektedir. Hikâyelerde yer alan
Bayındır Han, Kazan Han, Bamsı Beyrek, Boğaç Han gibi kahramanlar da vatanlarını korumak için her şeyi göze almakta,
toplumun huzuru için çalışmaktadır.
Dede Korkut Hikâyeleri Oğuz Türklerinin 12-14. yüzyıllarda Anadolu’nun doğusundaki geleneksel yaşam tarzını, aile
yapısını, dilini, dinini, dünyaya mitolojik açıdan bakışını, etnografyasını, mücadelelerini anlatmakta ve kesin olarak bilinme-
mekle birlikte 15. yüzyılın ortalarından itibaren yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir.
Millet kavramı paylaşılan ortak değerlerden ve yaşamdan doğan bir birliktir. Anlatılarda sosyal devlet anlayışı görülür;
hakan/bey bu bilinçle milleti birleştiren kişidir. Türk devlet yapısında tarih boyunca halkın memnun edilmesi ve ihtiyaçlarının
karşılanması önemli görülmüştür. Hanlar hanı Bayındır Han ve diğer beyler Göktürk Yazıtları’ ndaki Türk hükümdarları gibi
aç görse doyurur, çıplak görse giydirir. Törenlere başta Hanlar Hanı Bayındır Han olmak üzere tüm Oğuz beylerinin hep
birlikte katılma geleneği vardır. Kahramanlar, ferdî düşünceyle değil millet olma bilinci ile hareket eder. Sevinç ve üzüntü
ortak bir şekilde paylaşılır. Hikâyelerde bağımsızlık önemlidir; esaret altında olmak kabul edilmez. Türk milletinin tarih
boyunca devleti yıkıldığında yenisini kurması bağımsızlığına verdiği değerdir. Millet olmak birlikte ve büyük bir aile
olmaktır. Salur Kazan’ın ailesini tutsak eden düşman karşısında Oğuz beyleri tek vücut olur. Oğuz beyleri düşmana karşı tek
kuvvet olurlar ve birlikteliğin geleceğe kalmadaki en önemli değer olduğunu ortaya koyarlar. Millet olma, ortak bir paylaşım
ve değerler dünyasıyla ifade kazanır. Türk insanı, her daim yöneticilerine/beylerine sadakatle bağlıdır. Salur Kazan’ın
çobanı olan, Karaçuk çobanın, beyi Salur Kazan için canını ortaya atması millî bilince ve beylere duyulan saygı ve sevgiye gü-
zel bir örnektir. Geleneğe bağlı olarak kişinin bireysel olarak canının önemi yoktur; devlet ve millet sevgisi her şeyin
üstündedir. Devlet ve millet olma bilinci toplumun-milletin başı olan beye-hakana duyulan saygı ve sadakattir. Bu yönüyle
bakıldığında 15 Temmuz gecesi milletin, liderinin çağrısıyla istiklaline, bağımsızlığına ve demokrasisine sahip çıkması,
egemenliğin sahibinin bizatihi kendisi olduğunu ilan etmesi kuşkusuz bilinçaltındaki milli şuurun tecelli etmesidir.
Sonuç olarak, Dede Korkut Hikâyeleri tecrübe, kimlik ve hatırlatma özelliği taşıyan geleneklerin/uygulamaların, canlı
tutulması ve geleceğe aktarımında kültürel bellek mekânı değerine sahip zengin anlatılardır.
Sertaç ŞEKER
Okul Müdürü