Page 15 - Puşide Katalog
P. 15
ATEŞBAZ-I VELİ HAZRETLERİ
teşbâz-ı Velî ya da gerçek adıyla Yûsuf bin İzzeddin, (ö. 1285, Karaman)
ÂMevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin aşçısı ve Mevleviliğin önemli isimlerinden.
Ha¬yatı hakkında yeterli bilgiye rastlanamamıştır. Doğum yeri ve yılı belli
değildir. Ateşbaz Veli, Mevlana’nın çağdaşı olup, esas ismi Şemseddin Yusuf,
babasının adı ise İzzeddin’dir. Ateşbaz Veli olarak ün yapmıştır. Ateşbaz Veli’nin
Bahaeddin Veled ile birlikte Belh’ten veya Karaman’dan geldiği, dergahta
yetiştiği rivayet edilir. Ateşbaz, ateşle oynayan demektir. Onun Mevlana ve
Mevleviler arasında önemli bir yeri vardır. Ateşbaz makamı bir terbiye ve
eğitim makamıdır. Mevlevîlik’te mutfak “aşhane” olduğu gibi daha önemlisi,
Mevlevîliğe intisap niyazında bulunan kişilerin temel eğitimlerinin yapıldığı
yerdir. Mevlânâ zamanında bu önemli görevi “Âteşbâz-ı Velî” Yûsuf b. İzzeddin
yerine getiriyordu. Türbeye gelenler, içeride bulunan bir tabaktan tuz alır ve
bu tuzun sofraya bereket taşıdığına inanılır. Adak adayanlar ise türbeye tuz
getirir. Bu gelenek, bir görüşe göre Ateşbaz-ı Veli ile Mevlâna arasında geçen
“tuzunu alanlar huzur bulsun, ziyaret edenlerin her derdi iyi olsun. Aşları
artsın, eksilmesin, taşsın dökülmesin” şeklinde bir konuşmaya, bir diğerine
göre ise Orta Asya Türk geleneğine dayandırılır.
Ateşbaz Veli ile ilgili pek çok menkıbe anlatılır. Bunlardan birisi şöyledir: Bir
gün yine yemek pişireceği sırada dergâhta hiç odun kalmadığını gör¬dü. Yemek
vakti de yaklaşmış olup, odun tedarik etmek çok zaman alacaktı. Mahcup
bir halde Mevlana Hazretleri’nin huzuruna vardı ve: “Efendim, mutfakta hiç
odun kalmamış, ne yapayım?” dedi. Mevlana Hazretleri latife yollu: “Kazanın
altına ayaklarını sokarak kazanı kaynat” demesi üzerine, Yusuf Efendi
derhal mutfağa girdi ve söyleneni aynen yaptı. Ayak parmaklarından çıkan
ateşle yemeği pişirdi. Ancak Mevlana Hazretleri bunu duyunca kerame¬tin
açıklanmasını uygun bulmayarak: “Hay ateşbaz hay” dedi. Böylece Yusuf b.
İzzeddin Efendi bu olaydan sonra “Ateşle Oynayan” anlamına gelen “Ateşbaz”
unvanı ile anılmaya başladı. Yüz yaşına yakın uzun bir ömür suren Yusuf Efendi
Hazretleri, 684 (m.1285) yılında Konya’da vefat etti.
13. yüzyılda bu türbeyi Mevlâna yaptırmış ve dünyada bir aşçı için
hazırlanmış böyle bir anıt mezar yoktur.Bu türbe, Mevlevilik’te yemeğe büyük
değer verildiğinin en önemli kanıtı olarak gösterilir.
Turk Ignesinin Mucizesi Pusideler 15