Page 42 - Yürüyüş Dergisi 49. Sayısı...
P. 42

"Adanalı Rahmiye Hanım, 1920 yılında Türkler ile  yola çıkmak üzereydi. Zafer Kemal "Uğurlar olsun anam!"
              Fransızlar arasında yapılan Kurtuluş Savaşına katılmıştı.  diye seslendi.
              Savaşın ilk zamanlarındaki görevleri keşif ve cephe gerisinde  Kolbaşı, "Sağ ol oğul" dedi, elindeki sopayla öküzünü
              kundakçılık yapmaktı ve bu görevlerini birçok kahramanlıkla  dürttü. Kağnılar tekerleri inleyerek kımıldayıp yürüdüler.
              gerçekleştirmiştir. Daha sonra kendi de savaşta çarpışmalara  Kağnıcıların hepsi kadındı. Yalnız üçüncü kağnıyı 12
              katılmıştır.                                     yaşında bir erkek çocuk sürüyordu. Kadınlardan biri ha-
                 1920’de Fransızlar’a karşı harekete geçildiği sırada  mileydi. Yedinci kağnının yanında yürüyen sırım gibi genç
              Türk askerlerinde yorgunluk ve korku sebepleriyle bir du-  kadının ayakları çıplaktı. Bazı kadınlar bebeklerini torbalayıp
              raksama olunca, “Ben kadın olduğum halde ayakta duru-  sırtlarına bağlamışlardı.
              yorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor  Genç subaylardan biri içi ürpererek, “Ne mübarek ka-
              musunuz?” demiş ve askerlerin toparlanmasını sağlamıştı.
                                                               dınlar bunlar" dedi. Öyleydiler. Yavrularına yiyecek taşıyan
              Aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak  anaç kuşlar gibi orduyu besliyorlardı.
              için ileriye atıldığında şehit olmuştu."
                                                                  Kağnı kolu gacırdıya gacırdaya uzaklaşıp gitti.”
                 Kutsal İsyan-H. İzzettin Dinamo)
                                                                  *
                 ***
                                                                  Anadolu'da savaşın gerek cephesinde gerekse cephenin
                 Halklaşan Kahramanlık
                                                               gerisinde kadınlar kendilerine güvenildiğinde, görev ve-
                 Şair Nazım Hikmet'in Anadolu insanının gerçeğinden  rildiğinde neleri başaracaklarını gösterdiler. Günümüzde
              hareketle "soframızda öküzümüzden sonra gelir" dediği  de kadınlar devrim mücadelesinde ne denli başarılı
              Anadolu'nun yoksul ama düşmanı kovma azmine sahip  olduklarını mücadeleleriyle göstermişlerdir. Devrim mü-
              kadınlarını, kağnılarla cephane taşırken görüyoruz... oku-  cadelesindeki kadınlar, hem kendilerini hem bulundukları
              yalım:                                           alanı geliştirme mücadelesi veriyorlar. Her türlü zorluklara,
                 "YETMİŞ BEŞ kağnılık bir kağnı kolu İnebolu-İkiçay'dan  işkencelere, yıllara varan tutsaklıklara, hasretliklere direnen,

                "Ayın altında kağnılar gidiyordu.                 bizim kadınlarımız:
                Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.  korkunç ve mübarek elleri
      Sayı: 49
                Toprak öyle bitip tükenmez                        ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
      Yürüyüş
      14 Ocak   dağlar öyle uzakta                                anamız, avradımız, yarimiz,
      2018
                sanki gidenler hiçbir zaman                       ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
                hiçbir menzile erişmeyecekti.                     ve soframızdaki yeri
                Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle,  öküzümüzden sonra gelen,
                ve onlar                                          ve dağlara kaçıp uğrunda hapis yattığımız,
                ayın altında dönen ilk tekerlekti.                ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki,
                Ayın altında öküzler                              ve karasabana koşulan
                başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi    ve ağıllarda
                ufacık                                            ışıltısında yere saplı bıçakların
                kısacıktılar                                      oynak ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
                ve pırıltılar vardı hasta kınık boynuzlarında,    kadınlar
                ve ayaklar altından akan                          bizim kadınlarımız
                toprak
                toprak                                            şimdi ayın altında
                ve topraktı.                                      kağnıların ve hartuçların peşinde
                Gece aydınlık ve sıcak                            harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
                ve kağnılarda tahta yataklarında                  aynı yürek ferahlığı
                koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.               aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
                Ve kadınlar                                       Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
                birbirlerinden gizleyerek                         ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
                bakıyorlardı ayın altında                         Ve ayın altında kağnılar
                geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine...  yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
                Ve kadınlar                                       NAZIM HİKMET



       4 42
                            BU HEDEFE, BU KOŞULLARDA VARMANIN YOLU
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47