Page 244 - Peygamberimiz (sav)`in Mucizeleri
P. 244

'
                        Peygamberimiz (sav) in Mucizeleri





                      Ama Men del'in keş fet ti ği ve 20. yüz yıl da ge li şen ge ne tik
                 bi li miy le ke sin le şen ka lı tım ka nun la rı, ka za nıl mış özel lik le rin
                 son ra ki ne sil le re ak ta rıl ma sı ef sa ne si ni ke sin ola rak yık tı. Böy -
                 le ce do ğal se lek si yon "tek ba şı na" ve do la yı sıy la tü müy le et ki -
                 siz bir me ka niz ma ola rak kal mış olu yor du.



                         Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar


                     Dar wi nist ler ise bu du ru ma bir çö züm bu la bil mek için
                 1930'la rın son la rın da, "Mo dern Sen te tik Te ori"yi ya da da ha
                 yay gın is miy le neo-Dar wi nizm'i or ta ya at tı lar. Neo-Dar wi -
                 nizm, do ğal se lek si yo nun ya nı na "fay da lı de ği şik lik se be bi"

                 ola rak mu tas yon la rı, ya ni can lı la rın gen le rin de rad yas yon gi bi
                 dış et ki ler ya da kop ya la ma ha ta la rı so nu cun da olu şan bo zul -
                 ma la rı ek le di.
                     Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine
                 rağmen, Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwinizm'dir.
                 Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı türünün, bu can-
                 lıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız kompleks organ-
                 larının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayalı bir
                 süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama teoriyi ça-

                 resiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar canlıları
                 geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar verirler.
                     Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene
                 sahiptir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki
                 ancak zarar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu
                 şöyle açıklar:

                     Mu tas yon lar kü çük, ras ge le ve za rar lı dır lar. Çok en der ola rak mey -
                     da na ge lir ler ve en iyi ih ti mal le et ki siz dir ler. Bu üç özel lik, mu tas -
                     yon la rın ev rim sel bir ge liş me mey da na ge ti re me ye ce ği ni gös te -




                                             242
   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248   249