Page 377 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 377

YİRMİSEKİZİNCİ  MEKTUB–YEDİNCİ MES’ELESİNİN HATİMESİ         379


                 Bir padişahın umumî saltanatı ve kanunu ile, merhamet-i şahanesi
          umum  efrad-ı  millete  teşmil  edilebilir.  Her  ferd,  doğrudan  doğruya  o

          padişahın lütfuna, saltanatına mazhardır. O suret-i umumiyede, efradın çok
          münasebat-ı hususiyesi vardır.

                 İkinci cihet, padişahın İhsanat-ı Hususiyesidir ve Evamir-i Hâssas-
          ıdır ki; umumî Kanunun fevkınde, bir ferde İhsan eder, iltifat eder, Emir
          verir.

                 İşte  bu  temsil  gibi;  Zât-ı  Vâcib-ül  Vücud  ve  Hâlık-ı  Hakîm  ve
          Rahîm'in  umumî  Rububiyet  ve  Şümul-ü  Rahmeti  noktasında  herşey
          hissedardır. Her şey'in hissesine isabet eden cihette, hususî onunla münase-
          betdardır. Hem Kudret ve İrade ve İlm-i Muhitiyle her şeye Tasarrufatı, her
          şey'in en cüz'î işlerine Müdahalesi, Rububiyeti vardır. Herşey, her şe'ninde
          Ona muhtaçtır. Onun İlim ve Hikmetiyle işleri görülür, tanzim edilir. Ne
          tabiatın haddi var ki, o Daire-i Tasarruf-u Rububiyetinde saklansın ve tesir
          sahibi  olup  müdahale  etsin  ve  ne  de  tesadüfün  hakkı  var  ki,  o  hassas
          Mizan-ı  Hikmet  dairesindeki  işlerine  karışsın.  Risalelerde  yirmi  yerde
          kat'î hüccetlerle tesadüfü ve tabiatı nefyetmişiz ve Kur'anın Kılıncıyla
          i'dam  etmişiz,  müdahalelerini  muhal  göstermişiz.  Fakat  Rububiyet-i
          Âmmedeki daire-i esbab-ı zahiriyede, ehl-i gafletin nazarında hikmeti ve
          sebebi  bilinmeyen  işlerde,  tesadüf  namını  vermişler.  Ve  Hikmetleri ihata
          edilmeyen  bazı  Ef'al-i  İlahiyenin  Kanunlarını   ̶  tabiat  perdesi  altında   ̶
          gizlenmiş- görememişler, tabiata müracaat etmişler.

                 İkincisi, hususî Rububiyetidir ve Has İltifat ve İmdad-ı Rahmanî-
          sidir ki, umumî Kanunların tazyikatı altında tahammül edemeyen ferdlerin
          İmdadına Rahman-ür Rahîm İsimleri imdada yetişirler. Hususî bir surette
          muavenet ederler, o tazyikattan kurtarırlar. Onun için her zîhayat, hususan
          insan, her anda Ondan istimdad eder ve meded alabilir.

                 İşte bu hususî Rububiyetindeki İhsanatı, ehl-i gaflete karşı da tesa-
          düf altına gizlenmez ve tabiata havale edilmez.

                 İşte  bu  Sırra  binaendir  ki;  İ'caz-ı  Kur'an  ve  Mu’cizat-ı  Ahmedi-
          ye'deki İşarat-ı Gaybiyeyi, hususî bir işaret telakki ve itikad etmişiz. Ve bir
          İmdad-ı Hususî ve muannidlere karşı kendini gösterecek bir İnayet-i Hâssa
          olduğunu  yakîn  ettik.  Ve  sırf  Lillah için ilân ettik. Kusur etmişsek Allah
                    ِ
          afvetsin. ْينم ْ  ا..

                                                 ِ
                                                    ْ ءوتْ لا

                               ْ  ا ْ ن ا    ْ  طخ ْ  اْو  ْ ا ان ْ  ا       ي        ِ     ْ  ذ ْ ا ان ْ ْ ا ْ ن ْ ْ  ن  ْ خا   ُ  ان ْ  َّ      ْ بر
   372   373   374   375   376   377   378   379   380   381   382