Page 461 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 461

TAKRİZ                                                                                                                     463

             ْخْت   ْ ما  ْ و ْ ْ تَ  ْت                 ٰ  ِ  ْ ْ ل ْ ب ْ ه ْ ر ا ْ  م ْ عْ ْ  ل  ْ ف  ْ ح ْ ر و    Kelimesiyle   işaret   edib ,    der-akab
                                        ُ ُ

          ت
          ْ
            ْ  ل   ْ م ْ ة ْ ا ْ ن ْ ج    ُ        ْ  لىظل  ِ  ِ  ْ ْ هب ْ ا  ْ س  ْ ْ م و  اص  ْ ْ ع  ْ مساْ ْ و Kelâmıyla  dahi,   Risale - i  Hurufi -

                                       ُ     ُ ٰ

          yeyi  takib  eden  ve  El-Âyet-ül  Kübra'dan  ve  başka  Resail-i  Nuriyeden
          terekküb eden ve Asâ-yı Musa namını alan ve Asâ-yı Musa gibi, dalâletin
          ve  şirkin  sihirlerini  ibtal  eden  Risale-i  Nur'un  şimdilik  en  son  ve  âhir
          Risalesine  Asâ-yı  Musa  namını  vererek  işaretle  beraber,  manevî
          karanlıkları dağıtacağını müjde ediyor. Evet  ْبُكى  ْ لا  ِ  ِ  ْو ْ ب ْ  ا ْ ٰلا ْ ي ْة   Kelimesiyle

                                                      ٰ
          Yedinci Şua'a işareti, kuvvetli karineler ile isbat edildiği gibi; aynı Kelime,
          diğer bir mana ile elhak Risale-i Nur'un Âyet-i Kübrası hükmünde ve ekser
          Risalelerin Ruhlarını cem'eden ve Arabî bulunan Yirmidokuzuncu Lem'aya
          bu  Kelâm, "müstetbeat-üt  terakib"  kaidesiyle  ona  bakıyor,  efradına  dâhil
          ediyor... Öyle ise; Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh dahi bu fıkradan
          ona  bakıp  işaret  eder  diyebiliriz.  Hem  sair  işaratın  karinesiyle,  hem
          Mektubat'tan  sonra  Lem'alara  başka  bir  tarz-ı  ibare  ile  ima  ederek;
          Lem'aların en parlağının te'lifi, dehşetli bir zamanda ve hapis ve i'damdan
          kurtulmak  ve  emniyet  ve  Selâmet  bulmak  için,  mana-yı  mecazî  ve
          mefhum-u işarî    ile ,    Hazret-i Ali Radıyallahü    Anh    kendi     Lisanını,
          büyük     tehlikelerde     bulunan    Müellifin    hesabına    istimal    ederek ;
          ْ ت              ِ  ْ     ِ  ى ْ ْ  ا ْ م   ن ْ ْ م ْ ن ْ ا ْ  ل ْ ف ْ ج  ْ بُك    ِ     ِ  ْ و ْ بْ ْ  ا ْ ٰلا ْ ي ْ ة ْ ا ْ ل       yani "Ya Rab! Beni kurtar. Eman ve
                            ٰ
          emniyet  ver."  diye  Dua etmesiyle,  tam  tamına  Eskişehir  hapishanesinde
          i'dam  ve  uzun  hapis  tehlikesi  içinde  Te'lif  edilen  Yirmidokuzuncu
          Lem'anın ve sahibinin vaziyetine tevafuk karinesiyle, Kelâm zımnî ve işarî
          delalet ettiğinden diyebiliriz ki; Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh dahi,
          bundan ona işaret eder. Hem Otuzuncu Lem'a namında ve Altı Nükte olan

                                                    ِ
          Risale-i  Esma'ya  bakarak  ْسحْن     ُ ٰ  ْ ْ     لا  ِ  ْ اا ْ ْ ئ ْ ك  ْ مس ْ  اب  deyip,  sair  işaratın  karine-


          siyle, hem Yirmidokuzuncu Lem'aya takib karinesiyle, hem ikisinin isimde
          ve  Esma  Lafzına  tevafuk  karinesiyle,  hem  teşettüt-ü  hale  ve  sıkıntılı  bir
          gurbete   ve   perişaniyete   düşen   Müellifi ,    Onun    Te'lifi    Bereketiyle
          teselli    ve    tahammül    bulmasına     ve     mana - yı  mecazî     cihetinde,
          Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü    Anh    Lisaniyle    kendine    Dua    olan
                    ِ
                          ِ
            ْتْ ت         ْ  لا َّش  ْنم  ْ  ْ ر   ن۪ ْ     ْ ج ا  ْ ن ْ  ٰ  ْ س ْ ح لا     ِ        ِ  ْ و ْ ْ ب ْ  ا ْ س ْ م ْاا ْ ئ ْ ك ْ      yani "İsm-i A'zam olan o Esma

                                 ُ
          Risalesinin
   456   457   458   459   460   461   462   463   464   465   466