Page 413 - Risale-i Nur - Sözler
P. 413

YİRMİBEŞİNCİ  SÖZ                                                                                                            415


           Kâinatı zahir ve bâtını ile vâzıh, göz önünde bir sahife gibi görür, istediği
           gibi  çevirir,  istediği  bir  tarzda  o  sahifenin  mânalarını  söyler.  Şu  Birinci
           Nur'un  Hakikatini  misâller  ile  tavzih  etsek,  birkaç  mücelled  lâzım.  Öyle
           ise,  sair  Risale-i  Arabiyemde  ve  "İşarat-ül  İ'caz"da  ve  şu  yirmibeş  aded
           Sözlerde şu Hakikatın isbatına dair olan izahatla iktifa edip misâl olarak
           Mecmu-u Kur'anı birden gösteriyorum.

             İkinci  Nuru:  Kur'an-ı  Hakîm'in  Âyetlerinin  Hâtimelerinde  gösterdiği
           Fezlekeler ve Esma-i Hüsna cihetindeki Üslûb-u Bediisinde olan Meziyet-i
           İ’caziyeye dairdir.

                  İHTAR:  Şu  İkinci  Nur'da  çok  Âyetler  gelecektir.  O  Âyetler,  yalnız  İkinci
               Nur'un  misâlleri  değil,  belki  geçmiş  Mesail  ve  Şuaların  misâlleri  dahi  olurlar.
               Bunları hakkıyla izah etmek çok uzun gelir. Şimdilik ihtisar ve icmale mecbu-
               rum. Onun için gayet muhtasar bir tarzda şu Sırr-ı Azîm-i İ’cazın misâllerinden
               olan Âyetlere birer işaret edip tafsilâtını başka vakte talik ettik.

                  İşte  Kur'an-ı  Mu’ciz-ül  Beyan,  Âyetlerin  Hâtimelerinde  galiben  bazı
               Fezlekeleri zikreder ki; o Fezlekeler, ya Esma-i Hüsnayı veya Mânalarını tazam-
               mun ediyor veyahut  Aklı Tefekküre sevketmek için  Akla  Havale eder veyahut
               Makasıd-ı Kur'aniyeden bir Kaide-i Külliyeyi tazammun eder ki, Âyetin te'kid ve
               teyidi için Fezlekeler yapar. İşte o Fezlekelerde Kur'anın Hikmet-i Ulviyesinden
               bazı işarat ve Hidayet-i İlâhiyyenin âb-ı hayatından bazı reşaşat, İ’caz-ı Kur'anın
               berklerinden  bazı  şerarat  vardır.  Şimdi  pek  çok  o  işarattan  yalnız  on  tanesini
               icmalen zikrederiz. Hem pek çok misâllerinden birer misâl ve herbir misâlin pek
               çok Hakaikından yalnız herbirinde bir Hakikatın meal-i icmalîsine işaret ederiz.
               Bu on işaretin  ekserisi, ekser Âyetlerde  müçtemian beraber bulunup hakikî bir
               Nakş-ı  İ’cazî  teşkil  ederler.  Hem  misâl  olarak  getirdiğimiz  Âyetlerin  ekserisi,
               ekser işarata misâldir. Biz yalnız her Âyetten bir işaret göstereceğiz. Misâl getire-
               ceğimiz Âyetlerden eski Sözlerde bahsi geçenlerin yalnız mealine bir hafif işaret
               ederiz.

             Birinci Meziyet-i Cezalet: Kur'an-ı Hakîm, İ’cazkâr Beyanatıyla Sâni'-i
           Zülcelâl'in Ef'al ve Eserlerini nazara karşı serer, basteder. Sonra o Âsâr ve
           Ef'alinde  Esma-i  İlâhiyyeyi  istihrac  eder;  veya  Haşir  ve  Tevhid  gibi  bir
           Makasıd-ı Asliye-i Kur'aniyeyi isbat ediyor. Birinci mânanın misâllerinden
           meselâ:
                      ِ َء َ  َ ى ام َّ    اَلَا ِ  َ   ل َ س  ىىو   ى  َ تساَ  ن َّ  ا َ َ ث َ م  ًعي ۪ مج َ ِ ضر لاْاَ َ فَام َمنك لَق َ  لخ  ى َ  َ وه َ َ َّلا َ ۪ ذ    ن
                                                      ِ

                                                          ْ

                                                 ْ
                                    ْ
                                               ٍ
                              َ ميل    ٍ  َ َ ء َ َ ع ۪  ْ  َِل َ   شَ  ِّ  َ ه َ و َ َ نك ِ ب  َ وَتا    ى    َ عب َ َ س َ م َ و      ْ  َ ن َ َ س  َّ  َ يُّ َ وس   ه  َ ف
                                               ن
                              ٌ

                                                           ن
                  İkinci şıkkın misâllerinden meselâ:
                                                   ِ
             اًج  َ وز ا    َ  اَم َ نكا َ نق لخ      َ ڬ َ َ و  ادا  َ و َ ت ْ    َ  اَ لاب     َ ڬ َ َ و َ ا َ ْل َ ِ ج  ادا َ همَ َض ْ    َ  لا َ ر  َ ْاَِل َ عجنَ َ  ل ا ilâ âhir...
                         ْ
                                                              ْ

                    ْ ْ
                                                    ً
                                ً
                                                                ْ
   408   409   410   411   412   413   414   415   416   417   418