Page 522 - Risale-i Nur - Sözler
P. 522
524 SÖZLER
ile Rızkı yazılı olduğuna ve Rızkı üstünde isminin yazılı olmasına işaret
eder. Acaba mümkün müdür ki: Bu derece nihayetsiz bir Kudret ve muhit
bir Hikmet ile Rubûbiyet eden ve zerrattan tâ seyyarata kadar bütün
mevcûdatı Kabza-i Tasarrufunda tutmuş ve İntizam ve Mizan dairesinde
döndüren Sâni'-i Zülcelâl, "Neş'e-i Uhra"yı yapmasın veya yapamasın! İşte
çok Âyât-ı Kur'aniye, şu hikmetli Neş'e-i Ûlâyı nazar-ı beşere vaz'ediyor.
Haşir ve Kıyametteki Neş'e-i Uhrayı ona temsil ederek istib'adı izale eder.
ِ
Der: ةرم ٍ َّ َ َلوَا اهَانََا ىذَّلا اهيِيحي ْ لق Yâni: "Sizi hiçten bu derece hikmetli
َ َ ْ
َّ
َ
ُ
ْ ُ
bir surette Kim İnşa etmiş ise, Odur ki, sizi Âhirette diriltecektir."
ِ
Hem der ki: هيَلع نوهَا وهو هدي ٓ عي مث قْلخْلا اؤدبي ى ٓ ذَّلا وهو Yâni: Sizin
ُ َّ ُ َ َ
ُ َ ْ َ
َ ُ َ
ْ َ ُ َ ْ َ ُ َ ُ ُ
Haşirde iadeniz, dirilmeniz, dünyadaki Hilkatinizden daha kolay, daha
rahattır." Nasılki bir taburun askerleri, istirahat için dağılsa, sonra bir boru
ile çağrılsa kolay bir surette tabur bayrağı altında toplanmaları; yeniden bir
tabur teşkil etmekten çok kolay ve çok rahattır. Öyle de: "Bir bedende
birbiriyle imtizac ile ünsiyet ve münasebet peyda eden zerrat-ı esasiye,
Hazret-i İsrafil Aleyhisselâm'ın Sûr'u ile Hâlık-ı Zülcelâl'in Emrine كيبَل
ْ َّ
demeleri ve toplanmaları; aklen birinci İcaddan daha kolay, daha
mümkündür. Hem, bütün zerrelerin toplanmaları belki lâzım değil. Nüveler
ve tohumlar hükmünde olan ve Hadîste بنَذْلا بجع tabir edilen ecza-i
َ
ْ ُ ْ َ
esasiye ve zerrat-ı asliye, ikinci neş'e için kâfi bir esastır, temeldir. Sâni'-i
Hakîm, beden-i İnsanîyi onların üstünde bina eder.
ِ
ِ
Üçüncü Âyet olan ديٓبعْلل ٍمَّلاَظ ِ ب كبر ام و gibi Âyetlerin işaret ettikleri
َ ُّ َ َ َ
َ
kıyas-ı adlînin hülâsası şudur ki:
Âlemde çok görüyoruz ki: Zalim, fâcir, gaddar insanlar gayet refah ve
rahatla ve mazlum ve mütedeyyin adamlar gayet zahmet ve zillet ile ömür
geçiriyorlar. Sonra ölüm gelir, ikisini müsavi kılar. Eğer şu müsavat niha-
yetsiz ise, bir nihayeti yoksa, zulüm görünür. Halbuki zulümden tenezzühü,
Kâinatın şehadetiyle sabit olan Adâlet ve Hikmet-i İlâhiyye, bu zulmü hiçbir
cihetle kabul etmediğinden; bilbedahe bir Mecma'-i Âheri iktiza ederler ki;
birinci, cezasını; ikinci, mükâfatını görsün. Tâ şu İntizamsız, perişan beşer,
istidadına münasib tecziye ve mükâfat