Page 107 - Allah'ın Güzelliklerinden Bir Demet 1. Cilt
P. 107
ler zamanla birikerek bireyi atalarından tamamen farklı bir canlıya dönüştü-
rüyordu. İnsan ise, doğal seleksiyon mekanizmasının en gelişmiş ürünüydü.
Darwin, "türlerin kökeni"ni bulduğunu düşünüyordu: Bir türün kökeni baş-
ka bir türdü.
Darwin Dönemindeki Bilimsel ve Teknolojik Düzey...
Darwin'in ileri sürdüğü fanteziler ilk bakışta pek çok kimseye makul ve
çekici geldi. Kitabı, özellikle belli siyasi ve ideolojik görüşlere sahip çevre-
lerde büyük rağbet gördü. Teori oldukça popüler olmuştu. Çünkü o devir-
deki mevcut bilgi düzeyi Darwin'in hayali senaryolarının gerçek dışı olduğu-
nu göstermeye henüz yeterli değildi. Öyle ki Darwin'in, varsayımlarını öne
sürdüğü dönemde genetik, mikrobiyoloji, biyomatematik gibi bilim dalları-
nın daha hiçbiri ortada yoktu. O dönemde genetik kanunları ve kromozom-
ların yapısı biliniyor olsaydı, Darwin, Lamarck'tan devraldığı "edinilen fizik-
sel özelliklerin sonraki nesillere aktarılması" iddiasına asla kalkışmayacaktı.
Yine o dönemde bilim dünyası, hücrenin yapısı ve fonksiyonları hakkın-
da son derece yüzeysel bir anlayışa sahipti. Eğer Darwin elektron mikros-
kobu gibi bir teknolojiye sahip olsaydı, hücredeki ve hücrenin organellerin-
deki akıl almaz karmaşıklığa bizzat şahit olacaktı. İçiçe geçmiş böyle muhte-
şem bir sistemin küçük küçük değişimlerle meydana gelemeyeceğini kendi
gözleriyle görecekti. Eğer biyomatematik gibi bir bilim dalından haberi ol-
saydı, değil hücrenin, tek bir protein molekülünün bile rastlantı ve tesadüf-
lerle oluşamayacağını anlayacaktı.
Kısaca, sözünü ettiğimiz bu bilimler Darwin'in tezlerinden daha önce
keşfedilmiş olsaydı, Darwin, teorisinin tamamen bilim dışı olduğunu göre-
cek ve böyle anlamsız bir iddiaya kalkışmayacaktı. Zira türleri belirleyen bil-
giler genlerde mevcuttu ve Darwinizm'in temeli olan doğal seleksiyonun
genlerde değişiklikler meydana getirerek yeni türler türetmesi mümkün de-
ğildi.
Darwin'in kitabının yol açtığı yankılar sürerken Avusturyalı botanikçi
Mendel 1865 yılında kalıtım kanunlarını keşfetti. Mendel'in yüzyılın sonuna
kadar pek duyulmayan keşifleri 1900'lü yılların başında genetik biliminin or-
taya çıkmasıyla önem kazandı. Yine aynı yıllarda genler ve kromozomların
yapısı keşfedildi. 1950'li yıllarda genetik bilgiyi saklayan DNA molekülünün
keşfi ise teoriyi büyük bir krize soktu.
Bu tür bilimsel gelişmelerin yanısıra, yıllarca süren kazılarda, ilkel türle-
105