Page 40 - Allah'ın Güzelliklerinden Bir Demet 1. Cilt
P. 40

Fenerbalığının erkeği dişisinden 10-15 kat daha kü-
             5
                   çüktür. Denizin derinliklerinde yaşayan erkek fe-
             0     nerbalığı, daha yavru iken dişlerini kaybeder ve aç-
                   lıktan ölme tehlikesiyle karşılaşır. Bu yüzden en kı-
                   sa zamanda bir dişi bulmak zorundadır. Erkek, kafa-
                   tasının dörtte birini kaplayan çok iri burun delikleri
                   sayesinde dişilerin salgıladığı "feromenleri" (bir tür
                   salgı) algılar. Bu şekilde dişi balığı bulur ve kıskaçla-
                   rı ile ona tutunur. Bundan sonra inanılmaz bir olay
                   gerçekleşir; erkek ve dişinin deri ve damar sistem-
                   leri birbirleriyle kaynaşır ve erkek besini dişiden al-
                   maya (daha doğrusu çalmaya) başlar. Bir dişi balık
                   3-4 tane cüce erkeği sırtında taşır. Dişi yumurtaları-
                   nı suya bırakır bırakmaz erkek de spermini salar.
                   Yumurtalar döllendikten sonra erkeğin görevi sona
                   ermiştir, erkek yavaş yavaş eriyerek yok olur.

                                    S. Deligeorges, Recherche, Kasım 1995


                                  Kunduzlar kendi yaşadıkları bölgele-
                                  re yabancı kunduzların girmemesi
                                  konusunda son derece dikkatlidir-
                                  ler. Bu yüzden yabancıları o bölge-
                                  den geçmemeleri için uyarmak üze-
                                  re bazı engeller kurarlar. Yuvaların-
                                  da ve avlandıkları yerlerde, yaşadık-
                                  ları gölden aldıkları çamurla küçük
                   tepecikler yaparlar. Bu tepeciklere kendilerine öz-
             5
                   gü, bezlerinden salgılanan keskin kokulu bir madde
             1
                   olan casteroumu bırakırlar.

                                           Bilim ve Teknik, Sayı 233, s.26


                                        38
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45