Page 15 - Yürüyüş Dergisi 23. Sayısı
P. 15
Biz Diyoruz ki; "İKİ SINIF VE İKİ İDEOLOJİ ARASINDA
ARA YOL YOKTUR" GERÇEĞİNİN
EN AÇIK ORTAYA ÇIKTIĞI YER DİRENİŞLERDİR
Biz diyoruz ki; kapitalizmde iki temel sınıf ve iki ideoloji vardır. Yaptıklarımızla, ya-
şadıklarımızla ya burjuvaziden yanayız ya da proletaryadan yanayızdır. Bu ikisi arasında
kesinlikle ara yol yoktur. Yani ya devrimden-direnişten ya da düzenden-teslim olmaktan
yana olmak dışında, yol yoktur.
Biz diyoruz ki; şu an ülkemizde burjuvaziyi AKP temsil etmektedir. AKP iktidarı ise
katildir, hırsızdır, ahlaksızdır, oburdur. Onun için her şey kardır, kendi menfaatidir. Bizler
ise bunun karşısında duranlarız, direnenleriz. Yani iyi-güzel olanı temsil edenleriz. Haklı ve
meşru olanız.
Biz diyoruz ki; burjuvazi ve proletarya arasındaki savaşta direnen tarafın, yani prole-
taryanın direnişlerinde iradi olması tartışılmaz bir biçimde çok önemlidir. Örneğin
reformizmin tavrı, “iyi niyet göstermek için eylemimize ara verdik, erteledik”, “bu direnişten
sonuç alamayız başka bir yol bulmalıyız”, “açlık grevini bırakın, yaşayarak direnin, siz la-
zımsınız”… gibi söylemleri net olarak teslimiyettir. Eğer ki düşmanın bir saldırısı varsa,
orada yapılması gereken direnişi kırma çağrıları değil, direnişi büyütme çağrıları olmalıdır.
Biz diyoruz ki; direnişi kırmaya yönelik yapılan “bırakın” çağrıları, “yaşam kutsaldır,
mücadelenin size ihtiyacı var, direnişiniz yeterince herkese ulaştı, artık devam etmeye
gerek yok…” gibi çağrılar, öz olarak AKP faşizmine hizmet ediyor.
Biz diyoruz ki; solun, halklara öncülük etme görevini yerine getirememesinin
temelinde, ideolojik zayıflığı yatmaktadır. İdeolojik zayıflık devrim iddiasından vazgeçmeyi
de, emperyalizmin ideolojik saldırılarından etkilenmeyi de ve emperyalizme karşı açık
tavır almamayı da beraberinde getirdi. Ayrıca oportünist-reformist sol, halkın gücüne güç
katmak yerine, emperyalist cepheyi güçlendirerek, halkın, halkın öncülerinin daha da çok
bedel ödemesine neden oldu! Emperyalizmin saldırılarını ve işgallerini meşrulaştırdı. Ve
buna da “direniş” diyerek, meşru direnişlerin altını boşaltmaya çalıştı, çalışıyor.
Biz diyoruz ki; devrim iddiasının olmadığı yerde, iktidar diye bir derdin olmadığı
yerde, devrimci dayanışmanın olmadığı yerde, halkın ve devrimci değerlerin olmadığı
yerde, direnişin olmadığı yerde teslimiyet boy vermiştir. Biz direnenler olarak, bulunduğumuz
her alanda, her bölgede yaratılmak istenen teslimiyet duvarını ideolojik savaşımızla ve ka-
rarlılığımızla parçalayacağız.
Biz diyoruz ki; dünya tarihi göstermiştir ki, kazanan hep direnenler olmuştur. Direnişi
durdurmak için bedel ödemekten korkanlar, tarih boyunca katledilmekten, çeşitli biçimlerde
bedel ödemekten kurtulamamışlardır. Direnenler ise ödedikleri bedellere rağmen, gelecek
nesillere direniş tohumları ekmiştir.
Dergimizin 23. sayısının yayınlandığı 16 Temmuz 2017 günü;
*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 130. günündeler
*KEC- Nazife Onay direnişini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdı
*Malatya’da direnen KEC’liler direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar
*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 55. günündeler
*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 122. gününde
*Mehmet Güvel açlık grevinin 15. gününde
15