Page 47 - Yürüyüş Dergisi 61. Sayısı...
P. 47

25 Şubat tarihli mektubunu ve gönderdiğin kitapları
              aldık, çok sevindim. Kitapları henüz vermediler, eğitim
              biriminde, yarın alırız büyük ihtimalle. Nasılsın, sağlığın
              nasıl? Yoğun bir çalışma temposundan çıkmışsın, normale
              döndü mü peki? Görüşmeyeli biz hücreyi dörtledik. Ka-
              rabük'ten Özlem Kütük buraya sürgün oldu. Fakat tam
              kavuştuk derken yine ayrılacağız. Çünkü Betül ve benim
              hücre cezalarımız onaylandı, 20 gün var şu an. Sırada
              onaylanmayı bekleyen 30 gün daha var. Ve sürekli artıyor
              bu sayı. Çünkü sayımdan dolayı iki günde bir tutanak
              tutuyorlar ve hücre cezası veriyorlar. Yanımıza kitap
              alabiliyoruz sanırım, bu süre zarfında kitap okumaya ve
              yazı yazmaya bol bol vaktimiz olacak, çünkü hiçbir
              iletişim olanağımız olmayacak.

                 Hücre cezalarını kesintisiz uygulayamazlar, çünkü
              dördü sabit olmak üzere toplam 8 hücreleri var. Ve erkek
              arkadaşlarımızın da cezaları onaylandığı için, hepimizi
              koyacakları hücreleri yok. Koğuşa döndüğümüz zaman-
              larda mektup alıp verebileceğiz yani.
                 Bunun dışında başka akla ziyan bir gelişme daha
              oldu. "Bir Kar Makinesi" kitabını bize "örgütsel iletişim"
                                                                        yayım diye. Bir de ne göreyim? Birinde bir fotoğraf.
              gerekçesiyle vermediler. Düşün, hücrede Haziran ve
                                                                        Gözlüklü bir delikanlı. Belki uzun zaman tene yakın bir
              Tavır Yayınları'na ait bir sürü kitabımız var sadece "Bir
                                                                        yerde kalmış. Çünkü kağıt sararmış. Aynı zamanda da
              Kar Makinesi"ni vermediler. Yan flütü de metal diye
                                                                        tenin, kağıda verdiği yumuşaklık var. Fotoğrafı çevirdim.
              vermediler. Özlem abla buraya geldiğinde daha işlemleri   Arkasında şöyle bir yazı "oğlum Moskova'yı savunurken
              yapılırken müdür gelip “Sen de mi Yorumcusun?" diye       öldü. Ben de bir tek fotoğrafı var. Sana verecek  başka
              sormuş.                                                   bir şeyim yok. Lütfen kabul et. İmza annesi..!

                 Stalin'in Ölümü filmiyle ilgili çokça yazılıp çiziliyor ga-    Deliye döndüm. Ertesi gün bütün gazetelere
              zetelerde de evet. Burjuva basın üzerine atladı hemen.    sordum. Yahu kim bu kadın? Benim hakkım yok bu
              Ertuğrul Özkök 2 kere yazdı, öve öve bitiremedi pislik    fotoğrafı almaya. Hala her karşılaşmada sorarım. Bana
              herif. Cumhuriyet'ten Sungu Çapan da katıldı bu karalama  o fotoğrafı veren kadın kimdir diye...
              kampanyasına. Hem faşizmi yendiğinin hakkını veriyor
                                                                           İkinci vesika şu; bir mektup aldım diyor ki: Öğretmenin.
              hem de güya "eleştiriyor" karalıyor, demediğini bırakmıyor.
                                                                        Yirmi beş yaşındayım. Birdenbire gözlerimi kaybettim.
              Hiç düşünmüyor bile "faşizmi yenmek" olgusunun ağırlığını.
                                                                        Bir ay uyku ilaçlarımı biriktirdim, kendimi öldürmek
              Faşizmi yenen bir öndere sayıyor da sayıyor. Sanki beştaş
                                                                        için... Hemşireler bana akşamları kitap okuyorlardı.
              oyununda rakibini yenmiş Stalin. Böylesi bir değere ağzına
                                                                        Kendimi öldürmeye karar verdiğim gün, yani iki gün
              geldiklerini söyleyebileceklerini sanıyorlar.
                                                                        önce, hemşirelere "yahu bana şiir okuyun" dedim. Senin
                 L. Abi, gönderdiğin kargonun içinden bir tane Tavır    kitabını okudular. Teşekkür ederim. Yaşamaya karar
              Kartı çıkmıştı, muhtemelen Betül'e yazmıştın fakat bunlar  verdim. Ölmeyeceğim. Utanıyorum ölmek istediğim için.
              o kartı kaybettiler. Kargodan çıktı, ben gördüm ama tabi  İnsan çalışabilir kör gözlerle. Adresi falan da var...
              okunmak üzere mektup birimine verileceği için orada
                                                                           Üçüncü vesika da şu: İtalya'da ilk kitabım çıktığı
              alamadım. Sonra da kaybettiler, bilgin olsun.
                                                                        zaman bir delikanlı ile bir kız birlikte yazmışlar. Mektup,
                 Hıfzı Topuz'un Tuhaf Degisi'nde Nazım Hikmet'le        "Nazım hikmet, Moskova diye geldi. Oğlan diyor ki, biz
              ilgili anıları vardı. Paris'teki buluşmalarında yaptığı bir  sevişiyorduk. Ben İtalyan'ım ama utangaç bir delikanlıyım.
              sohbeti anlatmış Hıfzı Topuz. Sana onu aktaracağım,       Bir türlü kıza kendisini sevdiğimi söyleyemiyordum. Ge-
              Nazım'ın dilinden:                                        çenlerde sizin kitabınız çıktı. Orada bir şiir var, onu
                 "Hıfzı bende üç vesika var. Ömrümüzün üç büyük ve-     kesip sevdiğim kıza yolladım. İşte halim böyledir dedim.
              sikası; Birincisi şu. Moskova'ya geldiğimin haftasında    Ve sayenizde evlendik"
              Politeknik Müzesi'nde büyük bir salonda Moskovalılarla       Alıntı bu kadar L. abi. Sana ayraç yapıp göndermiştim
              ilk karşılaşmayı yaptık. Bana çeşitli sorular sordular.   bu arada, eline geçti mi?
              Soruları kağıtlara yazıp gönderiyorlar.  Ama o kadar
                                                                           L. abi, ben kalkayım yavaştan. Annemin, Betül'ün se-
              çok soru geldi ki, hepsine cevap vermeme imkan yok
                                                                        lamları var. Kendinize ve birbirinize iyi bakın. Sevgi ve
              öbür sefere veririm dedim.
                                                                        hasretle kucaklıyorum. Bahar Kurt
                 O kağıtları soktum cebime. Geldim eve... Açtım oku-
   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52