Page 43 - Yürüyüş Dergisi 558
P. 43

renmeyenlerin yarın halka söyleyebi-  yandan direnişin dışında geçirdikleri  halkımızı, tüm kamu emekçilerini di-
          lecekleri hiçbir şeyleri olmayacaktır.  her gün çürümeye devam ediyorlar.   renişin bir parçası haline getirmeliyiz.
          Bugün direnişten uzak durarak kendini,  Biz, bugün direniyoruz yarın ko-  BİZ KAZANACAĞIZ
          koltuğunu koruyanlar bir yandan fa-  nuşanda, biz, olacağız.         ÇÜNKÜ; TARİHSEL VE SİYA-
          şizmin değirmenine su taşırken öte  O nedenle direnişleri büyütmeye,  SAL OLARAK BİZ HAKLIYIZ!

             KISSADAN HİSSE                    - Güçlü müdür?                Acıyorum sana. Pişman olduğunu
               PHARMAT                         - Güçlüdür. Ayağını yere sıkıca  söyle, bir daha uğramam yanına.
                                             vursa su çıkarır.               Ama yaptığının doğru olduğu dü-
               Pharmat, Çerkeslerin mitoloji-  - Ya sen?                     şüncesinde diretirsen geceler boyu
             sindeki Promethe’dir.             Pharmat yanıt vermedi. Yere eği-  ciğerini parçalayacağım. Ama piş-
                “İnsanlar çok üşürlerdi o za-  lip ham bir demir parçasını aldı. Bir  manım dersen...
             manlar. Gök Tanrı acımasızdı. Oyun-  mum gibi ezdi iki parmağının ara-  - Asla! diye sözünü keserdi kar-
             cak gibi oynardı insanlarla. Üç tu-  sında. Ana Tanrı sevindi yol verdi  talın. Asla pişman değilim. Ben, in-
             lumu vardı elinde. Birinde karanlık,  ona. Önüne düşüp klavuz oldu.  sanlara ateşin sıcaklığını, sıcaklığın
             birinde fırtına, birinde soğuk vardı  Pharmat Gök tanrının otağına  mutluluğunu, mutluluğun aydınlığını
               Dilediği zaman açardı tulumla-  vardı sonunda. Babası uyuyordu.  verdim. Hiçbir zaman pişman ol-
             rının ağzını, insanları karanlığa boğar,  Koskoca bir ocakta dağ gibi bir ateş  mayacağım. Değil beni dağa germek,
             fırtınalarla oradan oraya savurur,  yanıyordu. Usulca yaklaştı ateşe,  kanımı damla damla akıtıp dağlara
             karla, tipiyle dondururdu. Korkutur,  babasını uyandırmadan bir kor par-
             üşütür, sindirir, sustururdu insanları.  çası kapıp fırladı. Atın rüzgârından  adımı yazsanız vız gelir bana.
             Bir oğlu vardı. Adı Pharmat’tı. İnsana  etkilendi kor. Küçük bir kıvılcım  Ve kartal çakmaktaşı kayalarda
             yakın  bir tanrıydı o, babasının oyun-  uyuyan Gök Tanrının burnuna kaçıp  bilerdi gagasını. Pharmat’ın ciğerini
             larına karşı koyacak güçte değildi.  uyandırdı onu. Birden anladı olanları  gagalar, kanatır boydan boya kızıla
             Bir atı vardı: Tarpal. Gün boyu ot-  Gök Tanrı. En büyük gücüydü ateş.  boyardı dağı. Gün ışırken canlı ye-
             laklarda dolaşır, yemlenir, yayılırdı.  Ateşin elinden gitmesi egemenliğinin  mini bırakır giderdi. Belki yüzyıl,  Sayı: 558
             Onunla oyalanırdı Pharmat, onunla  sonu olurdu. Yekinip kalktı ayağa.  binyıl sürdü bu işkence, ama ona, o
             yaşardı.                        Üç tulumun da ağzını açtı. Ne var  yiğit Pharmat’a pişmanım dedirte-  Yürüyüş
               Gök tanrının baskısından yılıp  ki ana tanrı yol gösterdi oğluna. Ka-  medi.                   29 Ocak
                                                                                                                2017
             usanan insanlar bir gün varıp da-  ranlığı da, fırtınayı da, tipiyi de  İşte o gün bu gündür karanlığın
             yandılar Pharmat’ın kapısına:   yendi Pharmat. Koynunda götürdü  sahipleri hiçbir “Dağlı”ya söz ge-
               - Sen, dediler, sen yarı tanrı sa-  ateşi insanlara sönmesin diye, yandı  çiremedi. Ve o gün bugündür hiçbir
             yılırsın. Kurtar bizi.          kavruldu yüreği. Bir mağarada bek-  “Dağlı” pişman olacağı bir savaşa
               Pharmat kaya gibi sustu. Sonra,  leşen insanlara sundu ateşi.  girmedi.
               - Ateş  dediler. Ateş,  üşüyoruz,  -  Alın, dedi. Dünya durdukça
             korkuyoruz karanlıktan.         ışıtsın hepinizi, teninizi ısıtsın. Hiç  ZAFER TÜRKÜSÜ
               Pharmat yedi gün yedi gece dü-  sönmesin ocağınız. Dünya durdukça
                                                                                gayrı durdurak yok yoldaşlar
             şündü, insanlar bekleştiler. Sekizinci  parlasın alevi ateşinizin
             gün ayağa kalkıp bağırdı dağlara doğ-  Bir gökgürültüsü kesti sözünü.  çınlasın, çınlasın, çınlasın do-
             ru, Tarpal, Tarpal! dedi üç kez... Tarpal  Mağaranın önüne çıkıp gökyüzüne  ruklarda
             onun sesine dörtnala geldi. Şaha kalkıp  baktı Pharmat Fırtına, soğuk, karanlık  çınlasın kavga, kavga borusu
             eşindi. Kıvılcımlar saçtı.      onu bekliyordu. Önlerine düşüp yaz-  döne döne, yane yane geliriz
               Giyinip kuşandı Pharmat. Kılıcını,  gısına boyun eğdi. Doğruca Kaz-  biz dostu da düşmanı da biliriz
             kalkanını aldı yanına. Bir sıçrayışta  bek’in doruklarına getirdiler onu.  gelir günler, gelir günler,
             bindi atına, dörtnal tuttu Kazbek  Babası Gök Tanrının huzuruna çı-  gelir günler
                                                                                silah da çeker ölürüz
             Dağının yolunu. Yedi gün yedi gece  kardılar. Gök Tanrı gürledi.   ekmeğin toprağın hesabıdır bu
             yol aldı Pharmat... Sonunda Kazbek’e  - Ocağımdan çalıp ateşi insanlara  zulmün, zorbalığın hesabıdır bu
             ulaştı. Orada onu Ana Tanrı karşıladı.  verdiğin için sonsuza dek sıcağı öz-  hasretin, hasretin, sevdanın
             Onu sınava çekti. Yüreği oğluyla,  leyeceksin, dedi.               sevdanın hesabıdır bu
             kocası Gök tanrı arasındaki savaştan  Bir köle bronz zincirlerle yanına  gayrı durdurak yok yoldaşlar
             yana değildi.  Ama savaş kaçınıl-  geldi Pharmatın. Onu sıkıca dağa  çınlasın, çınlasın, çınlasın
             mazdı. Oğlunu seçti Ana Tanrı.  bağladı. Yanına varmak tüm canlılara  doruklarda
               - De bana hızlı koşar mı atın?  yasaklandı. Bir tek canlı gelebili-
                                                                                çınlasın zafer, zafer borusu
               - Rüzgarla yarışır karşılığını verdi  yordu yanına; bir kartal.  zafer, zafer türküsü
             Pharmat.                          - Ey zavallı Pharmat, diyordu.



                                                                                                               43
                           ADALET İSE BİZİMLE ANILIR ÜLKEMİZDE...
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48