Page 9 - Yürüyüş Dergisi 44. Sayısı
P. 9

Biz Diyoruz ki;                    HİÇBİR ŞEYE BENZEMEZ AÇLIĞIN ÖFKESİ...

                                                                  YAKAR, YIKAR, KAHREDER!
                                                      SİZ BİR AVUÇ İŞBİRLİKÇİ VE HAİNSİNİZ, HIRSIZ

               Biz Diyoruz ki; Burjuvazi, bir avuç                 VE NAMUSSUZSUNUZ!
            tekel, ZENGİNLİK içinde yaşasın diye biz
            YOKSULUZ. Türkiye'de yaklaşık 13 milyon       UTANMAZLAR, BEKLEYİN GELECEĞİZ!
            kişi 'AÇLIK' sınırında yaşıyor.  Yoksulların
            sayısı ise 30 milyon. En zengin yüzde 20 toplam gelirin yarısını, en yoksul yüzde 20 ise yüzde 5,3’ünü
            alıyor. Eğitim harcamalarının yüzde 73'ünü en zengin yüzde 20'lik kesim yaparken, geri kalan yüzde 80'lik
            kesimin payı ise yüzde 27. Bir yanda semire semire kilodan görünmeyen zenginler, diğer yanda ekmekleri
            için 34 kiloya düşmüş Nuriyeler, bu ülkede düzenin değişmesinin zorunluluğudur. Yiye yiye çatlayan
            Mustafa Koçlar, yiye yiye şişen tüm zenginler bu halkın çocuklarının ekmeğini de, geleceğini de çalıyorlar.
            Alınteri dökmeden midesini dolduranların kursaklarındaki her lokma haramdır. Ve halk onlara bu lokmaları
            zehir zıkkım etmeyi de bilecektir.

              Biz Diyoruz ki; BİLEKLERİMİZDEKİ KELEPÇE Mustafa Koçların midelerindeki kelepçe içindir.
            Kilodan kıpırdayamaz hale gelmiş soyguncu burjuvazinin çocuklarının zevk ve sefası daim olsun diye her
            gün bizim maaşımızdan kısılıyor, kendi topraklarımızı sürmek bize yasaklanıyor. Asalak, çürümüş burjuvazi
            içgüdüsel ve hayvani olarak ülkeyi yiyip yuttuğu gibi, midesini de aynı patlayana, çatlayana kadar sürekli
            dolduruyor. İradesizce, kendini bilmezce, hayvanca. Bu bir yeme-içme sorunu değil, bu bir sınıf ve kültür
            sorunudur. Zenginlik onlara,  AÇLIK, SEFALET, İŞSİZLİK bize. Buna izin vermeyecek olan halkın
            evlatlarıdır. Halkın evlatları bir irade abidesidir. Ekmeğe ulaşmak için açlığını açlıkla besleyecek bir
            iradedir bu. Bu iradeler savaşı ise elbette halkın üstünde, halkın evlatlarının üstünde bir irade yok. Ve
            kazanacak olan bu iradedir. Mesele onlar sonsuz, sınırsız yesin diye biz aç kalıyoruz. Milyonlar olarak
            açlık sınırını geçmişiz. Ve halkın en kıymetlileri olarak açlığa, açlığımıza son vermenin peşine düşmüşüz.
            NURİYE 34 KİLO. Bu 34 KİLODAN korkuyorlar. Bu korkularından dolayı Nuriyeler kelepçelendi,
            Yüksel direnişçileri bunun için günlük saldırıya uğruyor, Nu-Se demek bunun için yasaklanıyor. Sokaklar
            bunun için halka men ediliyor. Kapitalist sömürü zincirlerini kırma mücadelesi verenlerin bilekleri bunun
            için kelepçelidir. Ama nafile. Yiye yiye çatlayanların korkusunu gerçek kılacağız. YEMEKTEN DEĞİL,
            ADALET PATLATACAK ONLARIN BEYİNLERİNİ. DÜZENLERİ TAM ORTA YERİNDEN ÇATLA-
            YACAK, MİDELERİ GİBİ.
              Biz Diyoruz ki; HER YIL ONBİR MİLYON ÇOCUK AÇLIKTAN ÖLÜYOR! Demektir ki, her gün
            onbinlerce çocuk ölüyor açlıktan. Göz göre göre! Bundan daha büyük, bundan daha sistemli, bundan daha
            açık zulüm mü olur? Emperyalizmin zulmü, yalnız işkencehanelerde, zindanlarda değil; yalnız bombalarla,
            kurşunlarla gelmiyor. Açlıkla, yoksullukla geliyor. Faili belli bir katliam bu. Halklara açlığı dayatanlar,
            halkları açlıktan öldürenler bellidir. Tekeller diyor ki, şu şu ürünleri benden alacaksın. Bunları üreten
            bağını, bahçeni, fabrikanı tasfiye et. Senin köylün topraksız, işsiz kalmış, senin işçin et, süt, yumurta
            alamaz olmuş, beni ilgilendirmez. Sonuç; 11 milyon çocuk açlıktan ölüyor! Tüm dünyanın gözleri önünde.
            Her emperyalist tekel, bir katliamcıdır. Her tekelci burjuva, eli kanlı KATİLDİR. Bilinsin ki her emperyalist
            tekel, her işbirlikçi tekelci burjuva ÇOCUK KATİLİ ’dir.
              Biz Diyoruz ki; Zonguldak’ta doğan Damla 1,5 aylıkken açlıktan ölmüştü.  AÇLIKTAN! Bir
            yaşındaki Burhan da Antalya’da bir göçebe çadırında yaşayan annesinin kucağında AÇLIKTAN öldü. Adı-
            yaman'ın Gölbaşı İlçesi'nde yaşayan 39 yaşındaki Nigar Nohutoğlu'nun ölüm nedeni AÇLIK. Siz boğaza
            nazır, saray yavrusu köşklerinizde, villalarınızda rahatsınız ve oturduğunuz yerden ne damları akan
            gecekondular, evler, ne evsiz barksız bırakılan insanlar, ne de  AÇLIK’tan ölen halk görünmüyor.
            Soframızdaki kuru ekmeğe göz dikmişsiniz. Zenginseniz eğer bizim emeğimiz, alınterimiz sayesindedir.
            Bize dayattığınız, reva gördüğünüz AÇLIK ve ÖLÜMDÜR! Çekilen tüm acıların, bütün yoksulluk ve
            sefaletin, açlığın işsizliğin, katliamların her şeyin sorumlusu sizsiniz. Sizin bu ülkede dikili tek bir ağacınız
            bile yok. Fabrikalar, topraklar, makinalar, her şey bizim, bize ait. Hepsini istiyoruz ve alacağız. Bu ülkenin
            gerçek sahibi halktır. Çalışanlar, üretenler ve vatanlarını, onurlarını koruyanlar savaşanlardır. Siz bir avuç
            işbirlikçi ve hainsiniz. Hırsız ve namussuzsunuz. Alınterini sömürmenin bedeli milyonların AÇLIĞIDIR.
            Milyonların açlığının sonucu ise devrimdir. İşte devrim bunun içindir. Bu yiye yiye çatlayan zenginleri
            alaşağı edip alınteriyle, emeğiyle ekmeğini taştan çıkaran bir halkın ekmekte de, siyasette de adalete
            ulaşması içindir. Zenginin korkusudur bu adalet.
                                                                                                                9
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14