Page 75 - ALANYA TIME SAYI 37
P. 75
BANA
NECİLİK !!!! Canan Şencan
Genellikle geçmişle günümüzdeki yaşamı kıyaslar ve “ah nerede olarak dinlenirdi çoğu zaman. Zeki Müren ko-
o eski günler” diyerek iç geçiririz. Son zamanlarda bu cümleyi çok nuşulurdu bazı zamanlar. Makyajı, saçları,
sık kurar oldum ben de. Haksız da sayılmam gözüne çektiği kuyruklu kalem kadınların
sanırım. dilindeydi. O döneme göre bir hayli mar-
Eskiden iletişim teknolojisi diye bir şey yoktu. jinal olmasına karşın asla kınanmaz çok
Her evde bulunmayan çevirmeli telefon dönemini çok konuşulur ve kıs kıs gülünürdü.
hatırlarım, çocukluğumdan kalan anılarda. Daha Bense plaklarının üzerindeki fotoğ-
öncesinde manyetolu telefonlarla santrallere raflarına bakar, ne olduğunu anlaya-
manyel atılır ve santral memuruna bağlanmak madan merakla incelerdim.
istenilen numara söylenir ve uzunca bir Mahalle sakinleri din ile ilgili
süre beklenerek aranmak istenilen kişiye konuşmazlardı. Çünkü o zamanlar
ulaşılırmış. Televizyon ben sekiz yaşım- insanlar dinci !!! değil DİNDAR-
dayken geldi ülkemize. Siyah beyaz ve DI. Gerçek dinini bilen, ibadetini
tek TRT kanalı, haftada 2 gün paket yayın milletin gözüne sokmadan yapan
şeklinde izlerdik akşamları. O dönemlerde ender insanların yaşadığı dönem-
kimin evinde televizyon varsa, sinema sa- lerdi.
lonu gibi o eve doluşulurdu. Akşam yeme- Paylaşmanın, yardımlaşma-
ğinden sonra gelen tv seyircilerine de izzet nın, dayanışmanın erdemini bilen,
ve ikramda kusur edilmezdi. Evimizin adeta toplumsal bilinci yüksek insanların
bir çay, kahve salonu olduğu dönemlerde Al- içinde büyüyor olmak, şimdi anlıyorum
lah’tan çocuktum, ikram servisi bana düşmüyordu ki büyük bir ayrıcalıkmış. Büyük bir lütuf-
keyifle en önde yerde (oturacak koltuk kanepe kal- muş.
madığından çoğumuz yerlerde otururduk) izlerdim Şimdi günümüze baktığımda “BANA NE” ci-
pür dikkat. Evlerinde televizyonu olan ve haftanın lik almış başını gidiyor. Kimse kimsenin umurunda
iki günü dolup taşan ev sahiplerinin bir gün şika- değil. Eleştirmeye gelince mangalda kül kalmıyor,
yet ettiğini, of çektiğini duymadık hiç. Bir arada yardımlaşmaya, dayanışmaya, paylaşmaya gelince
olmak, birlikte televizyon izlemek adeta mahalle kimsede tık yok. Herkes her konuda uzman kesil-
sakinlerinin bir ritüeli gibiydi. Herkes hoşnuttu miş. Eskiden insanlar yalnızca kendi meslekle-
velhasıl kelam. riyle, öğrenimleriyle ilgili konularda bilgi akta-
O vakitlerde kaloriferli evlerde pek yok- rır yada yorum yapabilirken, günümüzde en
tu. Ağırlıkta sobalı evlerde otururduk. Yaz tahsilsiz, en eğitimsiz, en cahil insanlar bile
sonunda evlere alınan kışlık odun ve kö- kendilerini alim yerine koymuş gibi.
mürler, konu komşularca el birliğiyle kö- Toplumsal yaşam; sevgi ile dayanışma
mürlüklere taşınır ve istiflenirdi. Kışlık sayesinde güzelleşir ve anlam kazanır.
erzaklar genelde mahallenin sokakla- Yardımlaşmak ve paylaşmak, toplumun
rından geçen erzak satanlardan alınır. ortak çıkarları söz konusu olduğunda
Çuvallarla alınan erzaklar yine kom- güç birliği oluşturmak, birlikte hare-
şuların yardımlarıyla ayıklanır, kurt- ket etmek toplumsal yaşamın kalite-
lanıp, böceklenmesin diye tuzlanır sini ortaya koyar. Eski insanlar belki
kar beyaz çuvallara konarak ki- tahsil açısından yetersizdi ama in-
lere kaldırılırdı. Zahmetli ve sanlık açısından çok üst düzeydi sa-
zaman isteyen yemekler pişti- nıyorum. Bana necilik yoktu asla.
ğinde mutlaka kapı komşu- Çok sevdiğim bir sloganla yazımı
ya gönderilirdi. Komşuluk sonlandırayım. “KENDİ EVİNİ
ilişkileri sımsıkı, komşu YAPAMIYORSAN, BİR YA-
sohbetleri ise çok de- PANA TAŞ TAŞI.” Sevgiyle
ğerliydi. Birlikte en ve dostça kalın. Kendinize ve
son çıkan plaklar keyfinize
pikapta çalınır, bakın.
birlikte mest
77