Page 14 - DHKC Gerilla 10 Sayısı
P. 14

Röportaj                 İki Ses Bir Biyografi
                                                                                      Mart 2017 / Sayı: 10
                                                            Fidel Castro:













                                                                Ignacio Ramonet



                                                              Uçaklar art ar da geçiyordu; bizler otuz metre ötedey-
           Sierra Maestra’da                                  dik. Bizi gördükleri bölgeden uzaklaşamamış, küçük
                                                              bir çalılığa girmiştik. Sonraları uçağa bindiğim de merak
                                                              etmişimdir, o mesafeden bir insanı görmek mümkün mü
           Granma - Alegria de Pio - İlk zaferler - Çarpışmalar  diye.
        sırasında Che -Raûl ve Camilo - Savaş stratejisi -       Korkunç bir olaydı. Sayımız azalmıştı. Makineli tüfek
                                                              ateşinden sonra, öğle vakti, tekrar uyudum. Orada uyu-
        Batista’nın yenilgisi                                 dum. Uykuya karşı koyama dım... Bir tüfeğim vardı. Ta-

           Devrimin zaferi                                    bancam olmasını yeğlerdim. Çünkü taban cayı böyle
           2 aralık 1956’da karaya çıktınız ve kısa süre sonra,  doldurursunuz, sonra da “Dan! Dan! Dan!” diye ateş et-
                                                              meye başlarsınız uyandığınızda.
        Alegria de Pio’da yıkıcı bir saldırıya maruz kaldınız.
                                                                 Sazlıkların altında, bizi taradıkları yerin otuz metre
           Bu ayın 5’inde oldu. Biz tüm önlemlerimizi boş bir
                                                              ilerisinde uykum geldi; çok uykum geldi. “Keşfe gelecek-
        gemiye göre al mıştık. Denizcilik hakkında fazla bilgimiz
                                                              ler” diyordum. Gittiklerinde bi raz daha ilerledik. Kırk ya
        yoktu. Granma’ya. seksen iki adam, silahlar ve diğer tüm
                                                              da elli metre gitmişizdir. “Bunlar buraya keş fe gelecek-
        ağırlığı yüklediğimizde hız kaybetti ve yol culuk beş gün  ler” dedim. Öldürdüklerini görmeye, yaptıklarını gör-
        yerine yedi gün sürdü, depoda bir parmak yakıt kalmış -  meye. O saatte miydi bilmiyorum; öğle vaktinden biraz  Sf. 14
        tı. İki gün geciktik. Karaya çıktıktan üç gün sonra saldı-  sonra olmalıydı.
        rıya uğradık.                                            Sazlıkların altında olduğumuzu biliyorum. Sürekli
           Alegria de Pîo’da bir hata yaptık. Bir hat oluştur-  gözlem uçuşu ya pan küçük bir uçak bırakmışlardı. Saz-
        muştuk, bize saldı ran birliği ateş altına alabilirdik. Ama  lıklara gömülmek gerekiyordu, işte orada, sazların al-
        adamlarımızdan bazıları taştandı, kayadandı, inatçıydı.  tında, önceki günün tüm gerginlikleri insanın üs tüne
        Bazı yoldaşların yüzünü anımsıyorum, mahvol muşlardı,  çöküyor...
        geceyi beklemek gerekiyordu. Dedim ki: “Biraz daha       Bu yaşadığınız en dramatik olaylardan biri mi?
        şey bir yer arayalım...” Bir yoldaşın inatçılığından oldu.  Yaşadıklarım arasında en dramatiği budur, o öğleden
        Ben de yanlış davran dım, çünkü çok öfkelendim, dedim  sonra, o saatte yaşananlar. Başka hiçbir olay bu kadar
        ki: “Buradan mı? Buradan gidelim o zaman.” Ona hata-  dramatik olmadı. Moncada bas kınında yakalandıktan
        sını kanıtlamak için. Ne çılgınlıktır, asıl tepenin yüz  sonra Sarrîa’yla olanları anlatmıştım.
        metre ötesindeki küçük bir tepeye doğru ilerledik. Ruh   Evet, ama bu daha dramatikti, değil mi?
        halleri çok teh likeli olabilir, insan bu durumlarda soğuk-  Nasıl uyandığımı anımsıyorum. Tüfeğimin iki tetiği
        kanlılığını korumayı bilmeli.                         vardı: biri gevşe mişti, diğeriyse son derece hassastı, do-
           Bu durum karşısında dağıldık. Dağılmanın bir hata  kunmak yeterdi. On kat büyüt me gücü olan optik bir ni-
        olduğu sonucuna vardık. Deneyimin ne kadar önemli ol-  şangâhım vardı. Bu, hedefi vurmada kesin bir şasmazlık
        duğunu talimin edemezsiniz. İn san istediği kadar eğitim  demek. Optik bir nişangâh kesinlikle şaşmaz. Aslında
        alsın, arazi hata kaldırmaz, hata yapmamayı öğrenmek  bunu söylememem gerek; sonra bana karşı kullanabi-
        gerek.                                                lirler... Düşman tüm bunları bilseydi, beni kolayca öl-
           Ben iki adamla tek başım kaldım. Çarpışmanın ve da-  dürebilirdi. Herhangi bir binadan, tek bir silahla. Öyle
        ğılmamızın erte si günü, tepede kalmamızın daha iyi ola-  anlar oldu ki bazukalar, makineliler, daha neler neler
        cağına düşünüyor olmama rağ men, yoldaşlarımın biri   vardı ellerinde. Benimse iki tetikli bir tüfeğim ve iyi yer-
        beni sazlıklara gitmemiz gerektiğine ikna etti. Orada bit-  leştirilmiş optik bir nişangâhım vardı: ateş etmeyi bekli-
        kilerle açlık ve susuzluğumuzu giderebilecektik. Ama  yordu.
        ben, sazlığın daha tehlikeli olduğunu biliyordum; düşman  Alegrîa de Pîo’da ne yaptım? Bombardımandan
        devriyeleriyle akar şılaşabilir, uçaklar tarafından görüle-  sonra... Tüfeği şöyle koyup bekledim. Dipçik kıvrık ba-
        bilirdik. Gerçekten de böyle oldu. Küçük bir uçak bizi  caklarımın arasında duruyor, namlu nun ucu çenemin al-
        gördü, birkaç dakika sonra da Batista ordusunun avcı  tına dayanmış... Beni canlı ele geçirmelerini
        uçakları tarafından makineli tüfek ateşine tutulduk.  istemi yordum. Bir tabancam olsaydı çıkarır kendimi vu-
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19