Page 22 - DHKC Gerilla 10 Sayısı
P. 22
Mart 2017 / Sayı: 10
Devrim için savaşıyoruz. biz örgütlenip, savaştığımızda olacaktır.
Nedir devrim? Bu bilinçle emperyalizme ve faşizme karşı savaş kararı aldık.
Sözlük tanımına göre; “belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli Oğuzlar, Onurlar bu savaş kararımıza hayat verdikleri için de-
değişiklik”. vrimimizin ölümsüz kahramanlarıdır.
Devrim yapmak istiyoruz. Onlar, bizlere nasıl savaşabileceğimizi gösterdiler.
Anadolu topraklarında, Oğuzlar, Onurlar gibi savaşacağız. Tek birimiz bile, sarayları
Emperyalizmin yeni-sömürgesi bir ülkede hızlı, köklü, nitelikli saltanatları titreten ölümsüz kahramanlar olarak savaşacağız.
bir değişiklik yapmak, bağımsız bir Anadolu kurmak istiyoruz. Biz, emperyalizmin işgal ordusunun zayıflığını da biliyoruz.
Faşizmle yönetilen bir ülkede, halk demokrasisi kurmak istiy- Haksızlıkları onları güçsüz yapar. Güçsüzdürler.
oruz. Bu topraklarda bir işgal gücü olarak bulunmaları, bu topraklara
Emperyalist tekellerin sömürüsü altında halkı açlığa, yoksulluğa ait olmamaları onları güçsüz yapar, güçsüzdürler.
mahkum edilmiş bir ülkede, kapitalist sistemi yıkarak, yerine, Bizler, Anadolu’nun çocuklarıyız. Bu topraklarda doğduk, bu
halkın iktidarını kurmak, sömürüye son vermek, adaletsizliğe topraklarda büyüdük. Başka yerimiz yok bizim. Köklerimiz bu
son vermek, halkın iktidarıyla yoksulluğu, açlığı bitirmek istiy- topraklardadır. Bizim dedelerimiz, onların dedeleri, bu toprak-
oruz. larda büyüdüler, bu toprakları işlediler, ürün aldılar, bu toprak-
Bunu başarmak için savaşmaktan başka yolumuz yoktur. lardan beslendiler, bu topraklara emeklerini, terlerini döktüler.
Halkımız, savaşmaktan başka yolumuz yoktur, Bu topraklara yeri geldiğinde kanlarını döktüler. Her sabah
Çünkü, emperyalizm ve işbirlikçilerin iktidarı örgütlenmiş, daha gün açmadan bu toprakları işlemeye gittiler, akşam artık
büyük bir askeri ve silah gücüne dayanmaktadır. gün battıktan sonra evlerine geldiler. Bu toprakların değerini
Çünkü, emperyalizm ve işbikrlikçilerin iktidarı, katliamlara, bu nedenle sadece biz Anadolu halkı biliriz.
zulme, baskı ve devlet terörü ile oluşturulan korkuya Bunun için, bu toprakların düşmanlarını topraklarımızı
dayanmaktadır. satışlarından, bir avuç emperyalist tekele peşkeş çekişlerinden
Çünkü, emperyalizm ve işbirlikçilerin iktidarı, faşizme tanıyoruz. Bu topraklara düşmanlıklarından tanıyoruz.
dayanmaktadır. Halkımız, Anadolu topraklarına düşman olanların güçleri ola-
Faşizm, Tekelci burjuvazinin en gerici, en şovenist, en maz. Onlar güçsüzdürler. Ayakları Anadolu topraklarına
katliamcı ve saldırgan kesiminin açık baskıcı, kan dökücü basmayanların halkın karşısında bir güçleri olamaz. Bizim
diktatörlüğüdür. karşımızda zayıf ve yenilmeye mahkumdurlar.
Böylesi bir gücün karşısında, köle haline gelmek istemiyorsak Oğuzlar, Onurlar, ayaklarımızı vatan topraklarına basarak, em-
savaşmaktan başka yolumuz yoktur. peryalistler ve işbirlikçilerini vatan topraklarımızdan
O halde, savaşın geleneklerini oluşturacağız. atabileceğimizi gösteriyorlar.
Onur’ların, Oğuz’ların eylemleri bunun için önemlidir. Bizlere Devrimin, kurtuluşumuzun, zaferimizin geleneklerini beden-
yürümemiz gereken yolu, bize kurtuluşun ışığını gösterdikleri lerini namluya sürerek oluşturdular. Anadolu’nun Sf. 22
için değerlidir. Bu sömürü, soygun, talan düzenlerine, bu kahramanlarıdır onlar, içimizden çıkan kahramanlar. Bizim gibi,
zulüm düzenlerine boyun eğmek zorunda olmadığımızı gös- gecekondu mahallelerinin tozlu yollarını adımlayan Anadolu
terdikleri için, Kurtuluş Umudumuzu büyüttükleri için çocukları onlar. Köylerimizin, dağlarımızı köşe bucak tanıyan,
Onurlar, Oğuzlar, halkın kahramanlarıdır. Anadolu çocukları onlar.
Oğuzlarla Onurlarla Savaşımızın Geleneklerini Onların yarattıkları gelenekleri geleceğe daha da büyüterek
Oluşturuyoruz taşıyacak, kurtuluşumuz için, devrim için onlar gibi direnecek
ve onlar gibi savaşacağız.
Nedir gelenek?; Sözlük diyor ki; Bir toplumda, bir toplulukta Geleneklerimize Yön Veren Marksist-Leninist
eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan
kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, İdeolojimizdir
alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, an’ane: Geleneklerimiz, değerlerimiz, hep bizleri devrim yolunda
Onurlarımızla Oğuzlarımızla savaşımızın geleneklerini kararlılıkla, sağa sola sapmadan yürümemizin yolunu açıyorlar.
oluşturuyoruz. Zulmün gerilla gücümüzle kıyaslandığında Kuşatmalarda teslim olmuyoruz. Neden? Biliyoruz ki, teslim ol-
büyük bir askeri gücü vardır. Ülkemizin her yanına yayılmış bir anlar devrim yolunda yürüyemezler. Teslim olmaktansa, ölümü
emperyalizmin işgal gücüdür, bu askeri güç. Zorunlu askerlik tercih edişimiz devrim yolunda yürümeye devam edebilmek
uygulamasıyla, içinde Anadolu halkının çocuklarına zorla asker- içindir.
lik yaptırmaları gerçeği değiştirmiyor, bu güç bizim Tıpkı, Kerbela’da Hz. Hüseyin’in biat etmeyi reddederken, zali-
topraklarımıza yabancı, emperyalizmin işgal gücüdür. min karşısında direnme geleneği yaratmak istemesi gibi.
Bu güce karşı nasıl savaşacağız? Tıpkı, Pir Sultan’ın, Şeyh Bedrettin‘in idam ipini göğüslerken,
Halkımız, Anadolu halkı olarak bizleri, bu işgal gücü karşısında geleceğe inançlarını, düşüncelerini canı pahasına yaşatma, za-
boyun eğmeye, diz çözmeye zorluyorlar. limlere, soygunculara karşı ayaklanma, savaşma geleneğini
Biz, tarihimiz boyunca diz çökmedik. Biz ne işgalci emperyalist miras bırakmak istemeleri gibi.
güçlerin önünde, ne padişahların, saltanakların önünde, ne Tıpkı, Deniz Geçmişler‘in boyunlarında idam ipleri, İbrahim
faşizmin, ne küçük burjuva diktatörlüklerin katliamları, zulmü Kaypakkayalar‘ın işkencede direnişleri, Önderimiz Mahir Çay-
önünde diz çökmedik. anlar‘ın, Kızıldere’de „Biz buraya dönmeye değil, ölmeye gel-
Biz, hiçbir zaman sonsuz bir karanlığa inanmadık, biz her dik“ demeleri gibi.
zaman, karanlıkların bir gün ışıyacağına, halkların da gününün Tıpkı, Kızıldere geleneğini yeni Kızıldere’lerle büyüten Sa-
geleceğine inandık, ama sadece buna inanmakla kalmadık, biz bo’lar, Sinan’lar, Niyazi’ler, Sibel’ler, Süleyman’lar, Tarık’lar,
bilimsel yöntemlerle araştırdık, öğrendik ki, bu sömürü ve Kemal Askeri’ler gibi…
zulüm düzenleri mutlaka günü gelecek ve yerini halkın Düşman işkencelerde, tutsaklık koşullarında düşüncelerimizi
iktidarına bırakacaktır. Biz biliyoruz ki, bu kendiliğinden değil, teslim almak için işkence tezgahlarıyla, silahlarıyla,