Page 41 - DHKC Gerilla 10 Sayısı
P. 41

Mart 2017 / Sayı: 10

        Hayalci değildir Leyla, Mahir, Oğuz. Ama devrimci-    Girdikleri köylerde sevgiyle, saygıyla, güvenle
        lik nesnelliğe teslim olmak da değildir. Nesnel ger-  karşılandılar. Halkın savaşçılarıydılar, halkın
        çekleri, kendi teslimiyetlerine gerekçe yapanların    içindeydiler. Halk yaralarını sarıp sarmaladı. Yedirdi,
        devrim iddiasını büyütmesi mümkün olmaz.              giydirdi. DHKC gerillalarının bu dağlarda
        Devrimcilik nesnel gerçeği bilmek ama nesnel          bulunduğunu yeni öğrenenler, mutluluklarını
        gerçeğe teslim olmamaktır. Nesnel gerçeği devrim      paylaştılar. Cephe’yi tanıyorlardı, adaletiyle
        lehine değiştirecek iradeyi göstermektir.             tanıyorlardı, mücadeleci kimliğiyle tanıyorlardı.
                                                              Demokratik mücadelede de, silahlı savaşta da her
        Cephe gerillalarının devrimci iradelerini zorlayan,   mevzi için ödedikleri bedelden tanıyorlardı. Mutlu-
        savaşımızın zorunluluğudur.                           lukla karşıladılar, biliyorlardı ki, bu dağlarda Umudu
                                                              Cephe gerillaları, Leylalar, Mahirler, Oğuzlar
        Bu bilinçle savaşıyor Leyla ve Mahir de. Devam
        ediyor raporuna Leyla:                                büyütecekler.
        “Savaşı büyütmeye devam ediyoruz… daha hızlı          „Yorgunluk açlık, yanıklarımızın ağrısı, silahsız
        koşacağız”                                            oluşumuz böyle böyle yürüyorduk.
                                                              ...
        Burjuvazinin hayalini bile kuramayacağı bir kültür,   Yapraklar dökülmüş her yer açılmıştı. Tepelere kar
        burjuvazinin yanına bile yaklaşamayacağı bir ide-     yağmıştı. Artık gerillaların sığınaklara çekilme
        oloji konuşuyor orada. Orada birey değil, halk        dönemiydi. Ama biz duramazdık. Öyle yerlerden
        konuşuyor, orada birey değil, halkın iktidar bilinci,  geçtik ki, bir tepeyi aşıyoruz bir bakıyoruz
        kurtuluş umudu konuşuyor. Kendini düşünmüyor,         karşımızda kalekol. Başka tepeyi aşıyoruz uzaktan
        halkını, yoldaşlarını düşünüyor, kendini, bedenin-    bir köy görünüyor. Kısa süre içerisinde onca böl-
        deki yanıkları düşünmüyor, umudu dağlarda büyüt-      geyi ve köyü gezdik... ve silahsız...“
        meyi düşünüyor. Onun için yaralı bedeniyle,
        devrime öncekinden daha da hızlı koşuyor.             Devrimi bu yürüyüş yakınlaştırıyor işte. Bu
                                                              yürüyüşün oluşturduğu çelikleşmiş irade devrime
        “Silahsız üç gerilla ne yapabilir?                    ulaştıracaktır bizi. Leyla öğretmenimiz, bize      Sf. 41
        İsteyen ve inanan bir gerillanın yapamayacağı         savaşmayı öğretiyor. Savaşı savaşın içinde, büyük
        hiçbir şey yoktur. Bombalanan sığınağımızın çok       bir irade ve kararlılıkla savaşarak öğrendiler.
        çok uzaklarına gittik. O kadar uzaklaşmamıza          Öğrendiklerini öğretiyorlar, onların aştıkları yoldan
        rağmen yükselen alevleri ve dumanı görebiliyor-       devam edecek ve zafere böyle ulaşacağız.
        duk. Sık ağaçlıklı yerlerde kaldık. Gece hava buz     Yürüdüler, bir an bile olsun dönmeyi düşünmediler.
        gibiydi. Titreyerek uyumaya çalıştık.                 Şimdi kış, gidelim bir yerlerde kışı geçirelim, bir
        ...                                                   köyde yaza kadar bekleyelim yazın tekrar döneriz
        Üç gün bombalanan yere gitmedik. Düşman orada         demediler. Kışı sığınaklarda geçiren gerilla tarzını
        arama tarama yapmaya devam eder mi asker in-          kabul etmediler. Halkı örgütlemeyi bir an bile
        dirir mi bilmiyorduk. Yine de 9 Kasım gecesi uygun    bırakmayan gerilla tarzıyla savaşımızı büyütmeyi
        bir şekilde oraya gittik.                             esas aldılar. Dağlardan inmeyi akıllarından bile
        9 Kasım gecesi tekrar o vadiye girdiğimizde hala      geçirmediklerini yazıyor Leyla. Köylere gittiler,
        alevler yanıyordu.                                    silah aradılar. Bir tüfek, bir tabanca. Düşmana vura-
        Köylere gidelim haber alalım ve bazı ihtiyaçlarımızı  cak, düşmanla savaşta kullanabilecekleri bir şey bul-
        karşılayalım dedik. Bir de diğer gerillalarımızın     mak istediler, canlarının derdine değil, savaş
        bulunduğu bölgelere gidelim, bilgi alabiliriz diye    araçlarının peşine düştüler. Mağaralarda kalırız ama
        düşündük. Bölgeyi en iyi bilen Şafak’tı ama           dağları terketmeyiz kararı aldılar.
        Şafak’ın gözlükleri kırılmıştı ve görmüyordu. Ne
        tarafta tepe var, ne tarafta patika var diye bize     „aradan on gün geçti ve artık sığınağımıza gidip
        soruyor, biz cevap verince o da tamam şuradan         bakalım… belki silahlarımıza ulaşırız dedik. Evet
        gidiyoruz diyordu. 4 gün boyunca yürüdük, silahsız    oraya gidecektik, kim bilir ne ile karşılaşacaktık.
        3 gerilla.                                            ...
        ...                                                   Aradan on gün geçmişti, oraya gidiyorduk, hala
        Halkımzın gözlerinde bize duyulan güveni              dumanlar yükseliyor, hala yanık kokuları var.
        gördük.“                                              Dikkatlice girdik vadiye, her taraf duman olmuş,
                                                              alt üst olmuş.
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46