Page 58 - Yürüyüş Dergisi 7. Sayısı
P. 58
Anıları Mirasımız Yusuf’la. Ve sevdayı paylaşmışlardı.
Sözlendikten sonra, başka alanlarda başka görevleri omuz-
Ergani Aslan’ı ve Gülender Çakmak’ı lamak için ayrıldılar. Bu onlar için doğaldı; özgeçmişinde
“Bana verilecek her göreve hazırım” diye yazmıştı Gülender.
yoldaşları anlatıyor: Özgeçmişlerin klasik sorularından biri olan “Örgüt iradesine
Ergani, Parti’sine göndermek üzere “özgeçmiş”ini yazarken, tabi olmaktan ne anlıyorsunuz?” sorusunun karşısına da “bu
sıra “Kendinizi mücadelenin neresinde görüyorsunuz?” iradeyle Hareket etmeyi anlıyorum” diye yazmıştı. Ve elbette,
yazdığı gibi yapacaktı. Ayrılıklar da içindeydi sevdanın.
sorusuna geldiğinde, hiç düşünmeden yazdı cevabını:
“Kendimi mücadelenin her zaman önünde görüyorum.” Sevmişti Yusuf’u ve sevgisi her geçen gün artıyordu; çünkü,
kendi anlatımıyla sözlüsü Yusuf, “bu hızlı süreçte kendini
Gülender, başka bir zamanda, başka bir yerde, “özgeçmiş”ini
sürekli yenileyen, mücadelenin gerekleri neyse onu özveriyle
yazarken, aynı soru onun da karşısına geldi. O da şu cevabı
yerine getiren bir yoldaşımızdı.”
yazdı bu sorunun altına:
Bir daha karşılaşamadılar Yusuf’la. 2003’ün Martı’nda
“Kendimi mücadelenin tam ortasında görüyorum.”
onun şehit düştüğünün haberini aldı. “Yusuf halkı için, vatanın
Aynı kelimeler gelmişti akıllarına. Aynı cümleyi kurmuşlardı.
kurtuluşu için kendini kavgasına adadı ve kavgada şehit
Yaşları farklıydı, memleketleri farklıydı, cinsleri farklıydı,
düştü” diye yazdı. Aynı yolda yürüyecekti Yusuf’un sevdasını
ama işte aynı duygularla atıyordu yürekleri. Beyinlerinin
da, vasiyetini de yanında taşıyarak...
kıvrımlarında aynı düşünceler dolaşıyordu. Tam ortasında
“Hareket” diyordu Gülender, “Hareket benim için adaleti,
idiler hayatın. Kavganın en önündeydiler. O soruyu cevaplarken
onuru, eşitliği, özgürlüğü ifade ediyor.”
de işte yalnız bunu ifade etmişlerdi.
“Hareket” diyordu Ergani, “Hareket benim için bir
Ergani Arslan, kendini kavgaya sunmanın adıydı. Yurtdışında
öğretmen, bir ailedir, sevdanın en güzelidir.”
veya başka bir yerde, hiç farketmezdi. “Başından beri gerilla
Mutluydular devrim saflarında. Çünkü kurtuluş yolundaydılar.
olma isteğim vardı, hiç bir zaman kendimi kısıtlamadım. Her
“Ne mutlu ki böyle bir Hareket’imiz var, ne mutlu ki Parti-
zaman daha iyisini yapma gayreti içinde bulundum. Yapamam
Cepheli olma onurunu yaşıyorum.” diyordu Ergani. Ve devam
veya hayır gibi bir tutumum olmadı, aldığım görevleri yerine ediyordu: “Varsam, umutlu ve mutluysam bu Hareket’imin
getirme gayreti içerisinde oldum.”
sayesindedir. Benim için kutsal olan her şeyin başındadır Ha-
Çünkü öylesine bir seçim değildi onunki. Öylesine bir
reket.”
tercih değildi. “Kurtuluş” içinde herşey. Kurtuluş, sihirli,
Vardılar, umutluydular.
tüm anlamları içinde taşıyan kelimesiydi belki de onun.
Umutluydular çünkü başlarının üstünde dalgalanan umudun
Hareket sizin için ne ifade ediyor diye soruluyordu mesela;
bayrağıydı. Vardılar, çünkü, örgütle, ideolojiyle ve... ve işte
cevap veriyordu. demirinin soğuğunu hissettikleri bir araçla donanmışlardı.
“Hareket benim için umuttur. Çünkü, halkımızı kurtuluşa
Hayır, onun -silahların- ucundan bakmıyorlardı dünyaya.
götürecek öncüdür.” Nedir Hareket?
Hayır, silahlar kumanda etmiyordu onlara. Tam tersine poli-
Cevap veriyordu: “Kurtuluşa giden bir yoldur!”
tikaları, inançlarıyla yol gösteren ellerinin ucundaki tetiğe ve
Devrim yoluna atılırken ve Devrimci Harekete katılırken,
namluya. Devrimin onsuz olmayacağının bilincindeydiler.
onu bunlara yönelten en önemli nedenlerden biri kulaklarında
İşte onun için Dersim’deydiler, onun için dağlardaydılar.
yankılanan “Kurtuluşa kadar savaş” sözüydü belki de. “Örgüt iradesine tabi olmak”tan, “Nerde görev verilirse
Almanya’dan Dersim’in dağlarına işte bu sözün çağrısıyla
orada olabilmeyi” anlıyorum diye yazmıştı Ergani. Görev
dönmüştü. dağlardaydı.
Gülender kavgayı sevmişti ve sevmişti kavgasının Dağlar ki, mazluma sığınak olmuştu yüzyıllar boyu.
içindeki bir yoldaşını. Sevdalısının adı Yusuf’tu. Yusuf Dağlar ki, ezilenlerin isyanlarına yataklık etmişti. Gülender
Aracı. için görev, aynı zamanda köylüsü Zehra’nın kavgasını sür-
Kendini mücadelenin tam ortasında gören Gülender, ve dürmekti.
mücadelenin tam ortasında yer alan Yusuf, sözlenmişlerdi. “Mücadeleye katılmam için çok nedenim vardı” diyordu
Öncesinde TÖDEF içinde omuz omuzaydılar. Bir keresinde, özgeçmişinde Gülender, “ama beni en çok etkileyen Devrimci
Dicle ve İnönü ünivesitelerindeki TÖDEF’liler birleşip İs- Sol dergileriydi. Ben onları okuyarak birşeyler anlamaya ça-
kenderun Karaağaç Beldesi'nde tatil yapmak için bir kamp lışıyordum. Bizim köylü Zehra ÖNCÜ'nün şehit düşmesi de
kurmuşlardı. 1997 yılının Temmuzu’ydu. Yani Gülender’in beni çok etkileyen, bana yön veren olaylardır.”
Dersim dağlarında şehit düşmesinden tam on yıl önce... Etkilenmeyecek gibi değildi Zehra. Girdiği son çatışmada,
Evet, İskenderun’da tatil yapacaklardı TÖDEF’liler olarak. yoldaşları şehit düştükten ve kendi mermileri de bittikten
Ama onlar devrimciydi ya; tatil yapamazlardı, kamp kura- sonra, elinde sımsıkı tuttuğu el bombasıyla, “teslim olacağını”
mazlardı. 20 öğrencinin bulunduğu kamp JİTEM ve Özel söyleyerek düşmanın üzerine yürümüş ve orada el bombasını
Timler tarafından basıldı, tüm öğrenciler gözaltına alındı. çekerek, bedel öderken bedel ödeterek şehit düşmüştü.
Gözaltına alınanlardan ikisi de Gülender Çakmak ve Yusuf Şimdi Zehra’nın yerinde Ergani, Gülender, Solmaz ve
Aracı’ydı. Yunus var. Şimdi Dersim’in köylüleri, Hozatlılar, Çemişke-
Yedi gün boyunca işkence gördüler gözaltında. Yedi günün zekliler, Çorum’un gençleri, Ergani, Gülender, Solmaz ve
sonunda çıkarıldıkları mahkemede 10 öğrenci tutuklandı. Yunuslara bakıp yön vereceklerdi hayatlarına. Bu yön ki,
İkisi Gülender Çakmak ve Yusuf Aracı’ydı. kurtuluşun yönüdür, o hayatlar ki kurtuluşa adanmış hayat-
Yani dememiz o ki; işkenceleri, tutsaklıkları paylaşmışlardı lardır.