Page 25 - Yürüyüş Dergisi 42. Sayısı...
P. 25
aklımız
dİyalektİk DEVRİMCİLİK AKIL TAMİRCİLİĞİDİR
materyalİzmdİr
4+3 BURJUVAZİNİN UYUŞTURUCUYA KARŞI MÜCADELE
AKLIYLA DEĞİL, KONUSUNU NASIL ELE ALMALIYIZ?
KENDİ AKLIMIZLA Uyuşturucu basit bir “madde bağımlılığı” değildir.
Uyuşturucunun arkasında kapitalizm vardır, burjuva ideo-
DÜŞÜNELİM lojisi vardır. İdeolojik saldırının bir parçasıdır uyuşturucu.
Her şeyi ekonomik sistem belirler. Kültür, ahlak, estetik, ge- Bizim emeğimizi ve aklımızı çalıyorlar. Umutlarımızı
lenekler, değerler... Bunların hepsi ekonomik sistem tarafından çalıyorlar. Yoksul halk çocukları yapmak istedikleri
belirlenir. Kapitalizm bizim aklımızı ve emeğimizi çalıyor. hiçbir şeyi yapamıyorlar. Hayallerine kavuşamıyorlar.
İnsanı emeğine yabancılaştırıyor. Yeteneklerimiz çalınıyor. Beynimiz uyuşturuluyor. Bun-
Sömürüyü fark etmeyelim diye önümüze küçük küçük ların hepsinin bir tek nedeni var; o da düzen insanları
lokmalar atıyor ve biz bütünü değil tek tek olayları görüyoruz. yönetmek istiyor. Düşünmesinler istiyor.
Ve bunun çok doğru bir düşünce olduğunu zannediyoruz ama Biz uyuşturucunun karşısına devrimciliği koymalıyız.
aslında öyle değil. Çünkü kapitalizm bizim hem aklımızı hem Devrimcilikte sınır yoktur. Hayallerimizi gerçekleştirme
emeğimizi çalıyor. olanaklarımız sınırsızdır. Düzende öğrenmek için paralar
İş yerinde işçilerin arasına 3-5 liralık ücret farkları koyarak yatırdığımız, kurslara gittiğimiz şeyleri devrimcilikte
bizi birbirimize düşman ediyor. kolektif şekilde öğreniriz. Üstelik hiçbir karşılık beklemeden.
Sonra onların sınıf kardeşlerimiz olduğunu unutarak, rekabet Biz aklımızın çalınmasına karşı emeğimize sahip
ediyoruz, düşmanlaşıyoruz ve küçük küçük şeylerle uğraşıyo- çıkmalıyız. Bunu da ancak kolektif emekle yapabiliriz.
ruz. En büyük haz, emeğinin karşılığını almaktır.
Kazanan kapitalistler oluyor. Burjuvazinin bize öğrettiği dü- Bağımlılığa karşı gençlerin yeteneklerini açığa çıkart-
şünce sistemi, bütünü görmemizi engelleyen bir sistemdir. Biz malıyız. Ama sadece çıkartmak yetmez, bunun halkla
bunu düşünce sistemimizde bir devrim yaparak değiştirebiliriz. bağını kurmalıyız. Üretimlerinin halk için bir yararı olmalı
Emeğimize ve aklımıza sahip çıkarak yapmalıyız... ki, emeğinin karşılığını almak mutluluk versin.
Devrimimizi yapmalıyız. Eski (İdealist) düşünce sistemiyle Uyuşturucu ile beynimizi uyuşturmak yerine, o bey-
yeni (Materyalist) düşünce sistemini yer değiştirmeliyiz. Beyni- nimizi uyuşturan düzene karşı mücadele etmeliyiz. Sayı: 42
mizde, materyalizmin devrimini gerçekleştirmeliyiz. Yürüyüş
26 Kasım
FİZİKİ ÜSTÜNLÜĞÜ İDEOLOJİK HALKIN YARATICILIĞI, KAYNAĞINI 2017
ÜSTÜNLÜĞÜMÜZLE YENECEĞİZ DERİN VATAN SEVGİSİNDEN ALIR
“Tırmanmanın başladığı 1965'ten beri, Amerikalılar “Yakınımızdaki askeri karakoldakiler kasabayı soyup
Kuzey Vietnam'a 1 milyon tondan fazla bomba attılar. Bu, soğana çevirip, angaryalar yüklüyorlar. Ben, kapımın önüne
Almanya'nın II. Dünya Savaşı'nın tamamında kullandığı oturup, alışkanlıklarını gözlüyorum. Karakolun avlusunda,
miktardan fazladır. rahat etmek için çizmelerini çıkarıp, yalınayak yürüdüklerini
200 milyonluk nüfusunun ambalaj kağıdı giderleri, 500 gördüm. Bir gün fasulyeleri suya atıp ıslattım. İyice yu-
milyon Hintlinin yiyecek giderlerinden fazla olan bir ülkede muşadıkları zaman içlerine dikiş iğneleri yerleştirdim.
orduya sunulacak pek çok kaynak vardır. Hangi yanına basılsa batan, kirpi gibi bir şey olmuşlardı.
Her sabah Tonkin Körfezi'nde 7. Filo'ya bağlı uçak ge- Sonra güneşte kuruttum. İlk fırsatta, subayın gözüne girmek
mileri bomba yüklemesi yaparlar. Her gün tam 1000 ton. istermiş gibi yapıp, karakola yemiş götürdüm ve fasulyeleri
Bu zenginlerin savaşıdır.” (LOİN DE VİETNAM - Viet- avluya serptim.
nam'dan Uzakta - filminden alınmıştır.) Ertesi gün düşmanların çoğu topallıyordu. İğneler tabanlarana
Vietnam halkı nasıl ki tepelerine yağan bombalara karşı saplanıp içeride kırılmıştı. Eh bizim iklimde yaraların ne
savaşarak direndi, teslim olmadı; biz de her gün sokaklardan kadar çabuk mikrop kaptıklarını bilirsiniz. Sonra daha iyi bir
bizi gözaltına da alsalar, tahliye olurken hapishane kapısından iş becermek istedim. Cangılda çok zehirli bir yılan aradım.
tekrar gözaltına da alsalar teslim olmayacağız. Tuzlayıp bir şişeye koydum. Kızgın güneşe bıraktım. Öylece
Burjuvazi çok çaresiz. Devrimcilerin ideolojik üstünlüğü çürüyünceye kadar kaldı. (...) Yılanla birlikte birkaç düzine
onları saraylarında, kendi yataklarında bile uyutmuyor. de dikiş iğnesi kapatmıştım şişeye. Aynı işi tekrarladım. Yalnız
Oda oda dolaşıyorlar uyumak için ama nafile. Sömürülen fasulyelerin içindeki iğneler zehirliydiler bu kez.
dünya halkları teslim alınamaz. Çünkü bu düzen adaletsiz Sonuç: Birkaç gün sonra düşmanların 1/3’ü bucak hasta-
bir düzendir. Adaletin olmadığı yerde çelişkiler derinleşir, nesindeydiler. Bunu öğrenince o sıralarda ne kalabalık ne de
başkaldırmanın koşulu ortaya çıkar. iyice silahlanmış olan bizimkilere haber gönderdim. Gücü
Vietnam’da nasıl emperyalizme okkalı bir tokat attıysak, eksilmiş karakola bir baskın verdiler. Sanırım kazandıkları ilk
Anadolu ihtilali ile de dünyayı sarsacağız. zafer oldu bu.” (Vietnam Çetecileri Arasında)
25
ÖLÜMÜ SİZE, SİZİ ÖLÜME GÖMECEĞİZ!