Page 7 - Yürüyüş Dergisi 18. Sayısı
P. 7

Biz diyoruz ki;                DİRENMEYENLERİN TARİHLERİ VE



                                                         GELENEKLERİ DE OLAMAZ!

                Biz diyoruz ki; direnmek, direnme kararı almak, en güçlü silahtır. Bir kez direnme

            kararı alanlar, her türlü engeli boşa çıkararak direnişi zafere taşırlar. Ve direniş, faşizme
            karşı mücadelede bir mevzi, düşmanın da direnişçileri teslim alamayacağının ilanıdır.
               Biz diyoruz ki; direnerek tarih yazılır.  Örneğin, 2000-2007 Ölüm Orucu Direnişimiz
            bunun en somut örneklerinden biridir. Direniş boyunca 122 şehit verdik. 34 direnişçi,
            hapishane dışında şehit düştü. Şehit düşenlerin arasında 48 kadın direnişçi vardı.
            Hapishane ve dışarının bu kadar bütünleştiği bir başka direniş tarihte yer almamıştır.
               Biz diyoruz ki; direnişler, yeni kardeşlikler, yeni gelenekler yaratır. Yine Büyük
            Ölüm Orucu Direnişi’nden örnek verecek olursak. Direniş, her yaştan insanları, yeni

            ve yılların devrimcisini, anaları-babaları biraraya getirdi. Direniş, her milliyetten, her
            inançtan insanlarımızın, savaşımızdaki birlikteliğini gösterdi. Ve şehit düşen 122 can
            içinde; Türk, Kürt, Arap, Terekeme, Laz, Çingene… milliyetlerinden insanımız vardı.
               Biz diyoruz ki; direnmek, yol göstermektir, yol yapmaktır. Bugünlerde, ülkemizde
            ve dünyada  bir direnişten söz ediliyor, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Açlık
            Grevi Direnişi’nden... Bu direniş tarzı, Nuriye Gülmen’in de dediği gibi; “… İlk ben
            yapmıyordum sonuçta. Türkiye’de böyle bir devrimci tarz, gelenek var. Sonuç alana
            kadar devam eden, vazgeçmeyen bir tarz bu… Bizim eylemimiz de bu direniş geleneğinin
            devamı aslında…”
               Biz diyoruz ki; direnmek; umut olmaktır, umut vermektir. Tarih yazan direnişler
            ve direnişçiler, her dönem halklara umut olmuştur. Nuriye Gülmen’e, direnişi sırasında

            duygularını ifade eden birisinin söylediği gibi "Hayattan bütün ümidimi kesmiştim.
            Derin bir depresyondaydım. Sonra siz çıktınız, burada eylem yapmaya başladınız. Ve
            ben, her gün bu eylemi takip ederek yeniden hayata bağlandım. Ve evden çıkmayı ba-
            şardığım ilk günde buraya, sizin yanınıza geldim."
               Biz diyoruz ki; susanlar, sinenler değil, tek başına da olsa direnenler, bedel
            ödeyenler umut olabilir, direnenler tarih yazabilir. Düzen içine hapsolanlar, tarih
            boyunca hiçbir şeyi direnerek elde edememiştir.
               Biz diyoruz ki; direnme kararı almak, daha baştan zaferi kazanmaktır. Ve zaferi
            biz kazanacağız. Bizler, her gün gözaltına alınmak, polisin gaz-cop-tekmesini…

            yemek için direnmiyoruz. Bizler; sakat kalmak, ölmek için direnmiyoruz. Hakkımız
            olanı, elimizden alınanları geri almak için direndik-direniyoruz. Bir kez daha
            hatırlatıyoruz; “Yalnız değiliz!  Tüm dünya halklarıyla birlikteyiz. Güçsüz değiliz;
            Gücümüz inancımızda, tarihsel ve siyasal haklılığımızdadır. Biz Kazanacağız! Çünkü
            Biz Halkız ve Haklıyız.”
               Biz diyoruz ki; zafer, direnenlerin olacak!

                                Dergimizin 18. sayısının yayınlandığı 11 Haziran 2017 günü;
                               *KEC Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 95. günündeler
                                             *KEC Malatya direnişi 135. gününde
                     *KEC İstanbul Cevahir AVM önünde Nazife Onay’ın direnişi 90. gününde... Nazife Onay direnişini
                                               Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdı.
                                        *KEC Düzce Alev Şahin direnişinin 111. gününde


                                                                                                                7
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12