Page 11 - Yürüyüş Dergisi 66. Sayısı
P. 11

laylıkla legalizmin   örgütler"in propaganda dönemiydi. Onlar örgütlerini
                                                  teorisini yapamamış-  tasfiye ederken, illegal örgütlenmelerden vazgeçerken,
                                                  tır. 12 Temmuz fa-    örgüt olmayan örgütler gibi ne olduğu belli olmayan
                                                  şizme ve emperya-     tezler peşinde koşarken biz Partileşiyorduk.
                                                  lizme karşı nasıl sa-    Onlar Leninist partinin tüm temel tezlerini red-
                                                  vaşılacağını, bu sa-  dederken biz 1994 yılında parti kongresini yaptık ve
                                                  vaşın gereklerinin    30 Mart 1994’te Devrimci Halk Kurtuluş Partisi’nin
                                                  yerine nasıl getiri-  (DHKP) kuruluşunu ilan ettik.
                                                  leceğini, dost kim,
                                                                           12 Mart 1995’te devletin İstanbul Gazi mahallesinde
                                                  düşman kim, nasıl
                                                                        yaptığı katliama karşı devrimci hareketin ayaklanmayı
                                                  bir savaş, nasıl bir
                                                                        yönlendirmesiyle, kararlılığıyla, savaş biçimiyle, ülkedeki
                                                  savaşçı sorularına
                                                                        bütün emekçi, demokrat, sol kesimlerde savaşma ruhu
                                                  devrimci hareketin
                                                                        canlandı. Düşman, bu potansiyeli çeşitli saldırılarla yok
                                                  verdiği cevaptır. Bi-
                                                                        etmeye çalışırken, biz geliştirmeyi ve ayakta tutmayı
              zim kendimizi aşmadaki ısrarımızdır. Kendimizi savaşı
                                                                        hedefledik. Halk, örgütsüzse uzun sürede yapılacak bas-
              esas alarak yenilememizdir.
                                                                        kılarla yıpratılarak, geri çekilmeye mahkumdur. Bunun
                                                                        önüne geçmek ise, potansiyeli örgütlemek, halk kitlelerini
                 16-17 NİSAN DİRENİŞİ
                                                                        kitlesel örgütlenmelerle hareket ettirmek ve daha büyük
                 16-17 Nisan 1992’ye gelindiğinde içlerinde Devrimci
                                                                        mücadeleler için eğitmekle mümkündür. İşte Halk Ko-
              Sol merkez komite üyeleri Sabahat Karataş ve Sinan
                                                                        miteleri, Mücadele ve Savunma Komiteleri, Halk Meclisleri
              Kukul’un da olduğu 11 yoldaşımızın şehit düştüğü büyük
                                                                        bu süreçte düşman baskılarını göğüslemenin, mücadeleyi
              bir katliamla karşılaştık. Yoldaşlarımız direniş destanları
                                                                        büyütmenin birer aracı olarak gündeme getirdik. Halkın
              yaratarak ölümsüzleştiler. Dost, düşman herkes ve
                                                                        kendi kendisini yönetmesinin, halkı savaşa katmanın
              halkımız, Atılım’ı yaratan devrimci iradenin, ideolojik
                                                                        birer aracı olması için çaba gösterdik.
              sağlamlığın, sosyalizm inancının ölüm ve zulüm karşısında
                                                                           9 Ocak 1996’da, Sabancı Center baskını ile halkın
              nasıl savunulduğuna tanık oldu. Yoldaşlarımızın sekiz
                                                                        adaleti tekellerden hesap sordu, halkın yoksulluğunun,
              saatlik direnişleriyle, sosyalizmin kızıl bayrağını can                                                              Sayı: 66
                                                                        sömürünün, halk üzerindeki faşist terörün sorumlularından
              bedeli savunmalarıyla ve ardından gerçekleştirilen mi-                                                              Yürüyüş
                                                                        Özdemir Sabancı cezalandırıldı.
              sillemelerle halk düşmanlarının hesapları bozuldu. “Ce-                                                              13 Mayıs
              saretiniz varsa gelin” diyordu ölüm mangalarına Sabolar.     Halkın gecekondulardan gelen sesi yükseliyordu. Te-       2018
                                                                        keller korku içindeydiler.
                 O günden sonra bu söz, teslimiyetin dayatıldığı her
              yerde haykırdığımız şiarımız oldu.                           Bu korkuyu 1 Mayıs 1996 yılında halkı katlederek
                                                                        gösterdiler.
                 Emperyalistlerin "sosyalizm öldü" diyerek kapi-
              talizm adına zafer ilan ettikleri bir dönemde Sabolar'ın     1 Mayıs 1996’da on binlerin Parti ve Cephe bayrakları
              "Bayrağımız ülkenin her yanında dalgalanacak"             altında yürüyüşü, binlerin katılımı oligarşinin korkusunu
              sözleri ve bunu tarihe kanla yazmaları tarihsel öneme     büyütüyordu. 4 emekçinin katledilmesi de bunun sonu-
              sahip bir tercihtir.                                      cuydu.


                 1994 PARTİ KURULUŞ KONGRESİ                               Oligarşi halka yeni bir saldırı dalgasıyla savaş açtı.
                 Yıkılan sosyalizm değil, revizyonizmdi. Tüm dünyada    Bunun ilk adımı yine hapishanelerdeki "hücre saldırısı"
              silahlı mücadele veren örgütlerin merkezi kadroları, sos-  oldu. Eskişehir tabutluğunun açılması, hücre politikasının
              yalist ülkelerin parti yöneticileri "bir ideolojik kriz"  hayata geçirilmesi bunun sonucuydu. Özgür tutsaklar bu
              tespiti yapıyorlardı.                                     saldırı politikasına ölüm orucu direnişi ile cevap verdiler.
                 Onlara göre sosyalizm halkın sorunlarına çözüm üre-       69 gün süren ölüm orucu direnişi ile 12 tutsak şehit
              temiyor, "kendisini yenileyemiyordu". Oysa "kendisini     düşerken oligarşinin saldırısı ise püskürtüldü.
              yenileyemeyen" yüz yıllık revizyonist tezlerdi. Çürümüş                                                (Sürecek)
              olan elbette kendisini yenileyemezdi.
                 Onlara göre sosyalizm "ideolojik kriz"deydi. Hayata
              dair çözüm üretemiyordu. Oysa kriz içinde olan kendileriydi.
              Sosyalizm kendi sorunlarını yine kendi içinde bulacaktı.
              Dünyadaki ve ülkemizdeki tüm revizyonist-oportünist an-
              layışlar benzer tespitleri yapıyorlar, sosyalizmi savunmak
              ve onun değerlerine daha fazla sahiplenmek yerine "yeni-
              lenmek" adına düzen içileşme yolunda hızla ilerliyorlardı.
                 Yasal partiler "keşfedildi”. Dönem "örgüt olmayan



                                                                                                                                    1 11
                              1 MAYIS’TA, 1 MAYIS ALANI TAKSİM’DEYDİK!
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16