Page 57 - Yürüyüş Dergisi 66. Sayısı
P. 57
Anıları Mirasımız beğeni ile dinlerdi onu. Sesinin kendine özgü bir tonu olmasıyla,
sıcak ve içten konuşmasıyla, anlattıklarıyla tüm dikkatleri toplar
Uğur Türkmen’in yetiştirdiği yoldaşlarından biri anlatıyor: ve insanları kolayca ikna ederdi.
ÇUKUROVA'NIN DİRENGEN YİĞİDİ; Bir sohbetimizde mücadeleye başlamadan önceki dönemini
anlatmıştı. Hayretler içerisinde kalmıştım. Anlattığıyla karşımda
UĞUR TÜRKMEN
gördüğüm birbirinden o kadar farklıydı ki, bir insan bu kadar
Akdeniz’in sıcak eylül günlerinden biriydi. Birçok bölgede
değişebilir mi diye düşünmüştüm. Ama değişir, devrimci kişiliği
sonbaharın gelmesiyle havaların serinlemesine rağmen Akdeniz
kazanmadaki ısrardır bu değişimin nedeni. Ve o bu değişimi
olanca sıcaklığına devam ediyordu. Akdeniz insanında da kışa
yalnızca kendisinde değil, selam verdiği, sohbet ettiği herkese
hazırlık telaşı vardı. Kimi kış için odununu-kömürünü alıyor,
yansıtırdı.
kimi salçasını yapıyor... Gençlerde ve çocuklarda da ayrı bir
Bu bakış açısıyla ailesini de inandırmıştı haklılığına. Genellikle
telaş. Okulların açılma zamanının gelmesinden dolayı önlük,
çocuklara küçükken sorulur "büyüyünce ne olacaksın" diye.
kitap, defter, kalem kısaca okul için gerekli tüm ihtiyaçların ha-
Uğur'un yeğenlerine bu soruyu sorduğunda "Amcam veya dayım
zırlanması telaşı...
gibi Kurtuluş gazetesinin muhabiri olacağım" derlerdi. Onların
Bunları düşünürken bir de düşünüyorsun; maddi durumlarının
oyunları sıradan evcilik oyunları değildi.
iyi olmamasından dolayı o kış odun-kömür alamayan, kış için
hazırlığını yapamayan, ailesinin okul kayıt parasını veremediği Onların oyununda devrimciler ve polisler vardı. İki gruba
için okuyamayan; önlük, defter, kalem alamayan çocuk... Mut- ayrılırlar, bir grup devrimci olur bir grup da polis. Devrimciler
luluğun hemen ardından bir üzüntü kaplıyor bedenini... basın açıklaması yapmak ister polis izin vermez ve saldırır.
Aman haa ümitsizlik değil! Hak etmiyoruz, hak etmiyorlar Hiçbiri polis olmak istemezdi. Bu nedenle zorunlu olarak sırayla
diyorsun... Keşke daha önce de bu gözle bakabilseydim yaşama, polis olurlardı. Tüm bunlar ufak şeylermiş gibi görülebilir; ama
bakabilseydim de mücadeleye daha erken başlasaydım. Üniver- her aşamasında Uğur'un emeği söz konusudur. Uğur'un küçük
siteye başlamamızla birlikte hayatı sorgulamaya başlamıştık. büyük ayırt etmeden insanlara verdiği değer ve emek vardır
İnsanların neden eşit olmadığını, zengin ve yoksulun neden orada.
olduğunu, bir devletin halkına, ülkenin geleceği olan gençliğine Düşman her dönem dergimize yönelik saldırılarda bulunmuştur.
nasıl zulmettiğini görmeye başlamıştık. Gözlerimizin önündeki Bürolarımızı yağmalamış, muhabirlerimiz tutuklanmış ve hatta
perde kalkmıştı adeta. Bu düşüncelerle üniversitede bir sene evlerinde katledilmişlerdir. Mehmet Topaloğlu'nun katledildiği
geçmişti. Bizler de artık ikinci sınıfa başlayacaktık. Ve örgütlüydük. dönemdi. Yine bu dönemde ülkemizin çeşitli illerinde bulunan
Ne yapacağımızı biliyor olmanın verdiği güven ve yeni döneme dergi temsilciliklerimize saldırıda bulunulmuş ve muhabirlerimiz
başlamanın heyecanı vardı içimizde. İşte bu dönemde tanıdık tutuklanmış, bürolarımız yağmalanmıştı. Her yerde protesto
Uğur'u. açıklamaları yapılıyor, gazetemizin meşruluğu için caddelerde
Okulun açıldığı ilk hafta içerisinde bir arkadaş ile birlikte açık satışlar yapıyorduk. Böyle bir dönemde yaptığımız basın
misafirliğe gelmişti. Onu getiren kişi "Uğur artık sizinle ilgilenecek, açıklamasına polis saldırmış ve hep birlikte gözaltına alınmıştık.
onunla görüşeceksiniz" demişti. Daha yeni tanışmamızdan dolayı
Gözaltındaki tavrı da hepimiz için örnekti.
çok sessiz, fazla konuşmayan biri görünümündeydi. Tabi bu ilk
Gözaltında her yaştan insan vardı. Uğur herkese bir şeyler
karşılaşmamızdan dolayı böyleydi. Daha sonraki günlerde hiç
anlatıyor, tek tek insanlarla ilgilenmeye çalışıyordu. Gözaltı so-
de öyle olmadığını bizzat pratikte gördük ve yaşadık.
nucunda birlikte tutuklanmıştık.
Bizimle ilgilendiği dönemde aynı zamanda Kurtuluş gazetesi
Adlilerle birlikte kaldığımız bir hapishaneye götürmüşlerdi
temsilciliği yapıyordu. Onunla birlikte bir hareketlenmenin ol-
bizi. Onları erkekler koğuşuna almamışlar ve müşahadede bek-
duğunu ayırt edebiliyorduk. Büronun haftalık bir programı vardı.
letiyorlar, ihtiyaçları olan şeylere de yasak cevabını veriyorlardı.
Haftalık pano hazırlama, dergi satışlarına çıkma, dergi okuma
Bir aylık bir süre içerisinde tek tek tüm haklarını kazandılar.
günleri...
Kısaca Uğur'un yaşamının her anı direniş ve zaferdi. İki ay
Kısacası haftanın her günü ve saati programlıydı. Dergi
sonra tahliye olduk. On beş gün sonra büronun basılmasıyla o
parası konusunda çok katıydı. Peşin para almadan kesinlikle
tekrar gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Düşman yine Uğur ile
dergi vermiyordu. Önceleri anlamıyorduk neden böyle yaptığını.
bütünleşen devrimci iradeyi görmüştü karşısında.
"Ne olacak ki satınca getiririz parasını" diyorduk. Ama O nuh
deyip peygamber demiyordu. Onun bize bu şekilde davranmasıyla Yıllar geçti. Her dönem karşılaştığımız saldırıların en boyut-
dergi satışlarını düzene koymuştuk ve haftanın ilk günü dergimizi lusuyla karşı karşıyaydık. Düşman bu kez bizi düşüncelerimizle
alıp hafta sonuna kadar satıp bir sonraki derginin parasını hazır birlikte yok etmek istiyordu. "Ya teslim olacaksınız ya öleceksiniz"
ediyorduk. Hatta bağışlardan dolayı elimizde fazla dergi parası diyordu. Her hapishanede yaratılan direniş destanlarıyla da ce-
oluyordu. Sonucun böyle olduğunu gördüğümüzde anladık vaplarını almışlardı. İşte bu destanın bir yapıtaşını da Uğur oluş-
Uğur'un bu konuda neden bu kadar ısrarcı olduğunu. turdu.
Zaman zaman okulumuza gelirdi. Bir bakardık Uğur yanımızda Hapishanede ölüm orucu direnişçisiydi, operasyonla birlikte
değil. Çevreye şöyle bir göz attığımızda onu hiç tanımadığımız Sincan F Tipi’ne götürülüp oradan da tahliye olduktan sonra, o
biriyle oturup derin bir sohbete girmiş bulurduk. Öyle ki bu in- yıllarca emek verdiği Mersinin’de devam etti direnişe. Ve
sanların ona sorunlarını anlattığına şahit olmuşuzdur. Bize direk sonunda direniş tohumlarını Çukurova'nın o bire on veren
söylemezdi; ama hareketleriyle de eleştirirdi, çevremizle yeteri verimli topraklarına serpiştirerek yeni Uğurlar’ın filizlenmesini
kadar ilgilenmiyoruz diye... Biz bu mesajı alırdık. İnsanlar sağlayıp ölümsüzleşti.