Page 106 - 014 IMAN VE KUFUR MUVAZENELERI YENI.indd
P. 106

106                                  İMAN  VE  KÜFÜR  MUVÂZENELERİ







                                  İkinci Mebhas



                         İnsanın saâdet ve şekàvetine medâr
                                 Beş Nükte’den ibarettir


                               [İnsan ahsen-i takvîmde yaratıldığı ve ona gayet câmi' bir
                               isti'dat  verildiği için; esfel-i sâfilînden tâ a'lâ-yı illiyîne,
                               ferşten tâ arşa, zerreden tâ  şemse kadar dizilmiş olan
                               makàmâta, merâtibe,  derecâta, derekâta, girebilir ve
                               düşebilir bir meydân-ı imtihana atılmış; nihâyetsiz sukùt
                               ve suûda giden iki yol onun önünde açılmış bir mu'cize-i
                               kudret ve netice-i hilkat  ve acûbe-i  san'at  olarak,  şu
                               dünyaya gönderilmiştir. İşte insanın şu dehşetli terakkî ve
                               tedennîsinin sırrını “ Beş Nükte ”de beyân edeceğiz.]

                   BİRİNCİ NÜKTE:  İnsan, kâinâtın ekser envâ'ına muhtaç ve
                alâkadardır. İhtiyacâtı, âlemin her tarafına dağılmış; arzuları, ebe-
                de kadar uzanmış. Bir çiçeği istediği gibi, koca bir baharı da ister.
                Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedî Cennet’i de arzu eder. Bir dos-
                tunu görmeğe müştâk olduğu gibi, Cemîl-i Zülcelâl’i de görmeğe
                müştâktır. Başka bir menzilde duran bir sevdiğini ziyaret etmek
                için, o menzilin kapısını açmaya muhtaç olduğu gibi; berzaha göç-
                müş yüzde doksandokuz ahbabını ziyaret etmek ve firâk-ı ebedîden
                kurtulmak için, koca dünyanın kapısını kapayacak ve bir mahşer-i
                acâib olan Âhiret kapısını açacak, dünyayı kaldırıp Âhiret’i yerine
                kuracak ve koyacak bir Kadîr-i Mutlak’ın dergâhına ilticâya muh-
                taçtır.

                   İşte şu vaziyette bir insana hakîki Ma'bûd olacak; yalnız her-
                şeyin dizgini elinde, herşeyin hazinesi yanında, herşeyin ya-
                nında nâzır, her mekânda hazır, mekândan münezzeh, aciz-
                den müberrâ, kusurdan mukaddes, nâkıstan muallâ bir Kadîr-i
   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111