Page 57 - Yürüyüş Dergisi 11. Sayı
P. 57
Anıları Mirasımız elimden bir şey gelmediğine kendimi inandırdığım için,
sadece ölümüne yandığım için.
Süreyya Karacabey (Öğretim Görevlisi) Onunla benim aramda ne vardı bilmiyorum, otuz yedi
yaşındaydı, benden gençti ama kısa ömrünü benim gibi ge-
Güler Zere’nin şehit düşmesinin ardından
çirmedi. İçerideydi, hastaydı ve yaşamasına izin verilmedi.
yazdığı bir yazı: Onun hayatından korkanlar bizim hayatımızdan korkmuyorlar,
GÜLER ZERE ve Tüm Haksızlığa demek ki onun yaşaması bizimkinden daha önemliydi.
Gençken, daha gençken özgürlük duygusunu her şeyin
Uğramış Olanlar İçin üstüne koyduğumu hatırlıyorum, şimdi öyle düşünmüyorum,
adalet duygusunun olmadığı yerde özgürlüğün hiçbir anlamı
Onunla benim aramda ne vardı, bilmiyorum? Ben güvenli
olmadığını biliyorum. Bu ülkede, hatta dünyada adalet duy-
bir hayat sürerken, o hayatını adadığı bir dava yüzünden
gumuz sürekli incitiliyor ve bununla aldığımız nefes sürekli
hapse düşmüştü, hayatını bir davaya adayanlara, aynı düşüncede
zehirli. İnsanları içeri attıkları yetmiyor, en temel insani
olmasam da hep saygı duydum, haklarında konuşurken
haklarına el koyuyorlar; aralıksız, aralıksız öldürüyorlar ve
dikkatli olmaya çalıştım. Çünkü bizim konuştuğumuz yerden
insanlara, astıktan sonra bir de işkence eden ortaçağ papazlarına
hep çok uzaktaydılar, kendini başkaları için feda etmenin
benziyorlar.Güler Zere’yi astıktan sonra bir de işkenceyle
gücüne sahiptiler, kendinden vazgeçmenin gücüne. Yakıcı
ölümünü ikizlediler. Bunu nasıl sindireceğiz, kendimize nasıl
bir sınırda hayatlarını sınayanlar karşısında ahkâm keseme-
insan diyeceğiz, bilmiyorum. Onun sayesinde hasta tutuklu-
yeceğimi bilecek kadar anlardım onları. Genç ömürlerini
lardan haberimiz olmuştu, hapisanelerde süren zulümler bi-
verdikleri şeye kimi zaman öfkelensem de onlara öfkelenmek
leşkesine bir iki gazete bizi tanık etmişti. Ve biz hala bu
aklıma bile gelmezdi hiçbir zaman. Korkak bir ikiyüzlülükle
bilgiyle yaşayabiliyoruz, hiçbir şey yapmadan, sadece üzülerek,
bezenmiş hayatların ortasından çıkıp, bizi utandırarak, canımızı
birkaç sözle duruma ortak olarak, vicdanımızı susturarak.
yakarak, kolektif bir iyi için savaşarak ve ölerek -ölerek ya-
Onunla benim aramda ne vardı, gerçekten bilmiyorum
şayanlara söz söylemenin en azından güvenli bir hayatı her
ama tanık olduklarımız yüzümüze yapıştı diye aynadan kor-
şeyin üzerine koyanların hiç hakkı olmadığını düşündüm.
kuyorum. Biz rahat uykulara soyunurken üstelik bizim adımıza
Ölüm oruçları sonunda gerçekleştirilen «hayata dönüş» ope-
acı çekenleri düşünüyorum ve bu kadar zulme susmanın
rasyonları sonrasında, onları ölü sevicilikle suçlayan Alatlı’yı
zalimle işbirliği olduğunu düşünüyorum. Her şeyi aştık, kendini
bu yüzden hiç bağışlamadım. Ölmenin dışında hiçbir yol bı-
feda etmeyi edebiyatın konusu yaptık, kendini ateşe atanları
rakılmamış insanlara, sadece bir örgütün piyonu olarak ba-
siyaseten yargıladık ama ölen Güler Zere’ler, biz değiliz. Onun
kılmasında, korkunç bir aşmışlık ve değmezlik duygusu
yaşadıkları bizim sokaklarımızdan bile geçmiyor, oturduğumuz
dışında hiçbir şey görmedim. Kendi hayatında en ufak risk
kafelere uğramıyor onların hayatı, biz sadece konuşuyoruz
almamış olanların, onlar hakkında konuşma hakkı olmadığını
bize radikal başka hayatlar hakkında. Her şeyi aşmış, uzlaşmış
düşünüyorum. Bizim adımıza cesaret gösterenlerin, kendilerini
halimize politik bir eda vererek üstelik, ölümler hakkında ko-
ateşe atanların karşısında utançla boğazımız düğümleneceği
nuşuyoruz. Ve onları tıpkı astıktan sonra kurşunlayanlar ya da
yerde, serinkanlı bir biçimde “değmez” eleştirisi yapılmasını
işkence edenler gibi bir kez daha öldürüyoruz.
aklın olmasa da vicdanın sustuğu yer olarak okuyorum. Buna
Güler Zere, ondan korkanlar tarafından öldürüldü; Zere
karar verecek olan biz değiliz, hiç risk almamış olanlar,
onları korkutacak güce sahipti, iyileşmesine bile izin verme-
şiddete doğrudan maruz kalmayanlar, kalpsiz bir gerçekçiliğin
diklerine göre, vaktinde en temel insani hakkını kullanmasına
ortasında yaşayıp hiç bilmedikleri hayatları yargılayanlar,
izin vermediklerine göre, ölesiye korkuyorlardı ondan. Demek
buna karar veremezler.
ki hepimizden daha kuvvetliydi.
Güler Zere ile benim aramda ne vardı bilmiyorum, onun
Ne vardı, onunla benim aramda bilmiyorum. Sadece
ölümü karşısında sadece insanlığımdan utanıyorum. Sanıyorum
bütün ölümleri aniden anlamsızlaştırdığını biliyorum ve en
ki onu göre göre ölüme götüren koşulların ben de bir
zayıf göründüğü noktada bile onun hepimizden çok güçlü ol-
parçasıyım, onu ve başka tutukluları ölüm halinde içeride
duğunu biliyorum.
tutan düzene yeterince güçlü bir ses çıkarmadığım için,
Güler ZERE KAYBEDİLDİLER:
1972 Elazığ doğumludur. Emekçi bir ailenin Soner GÜL
çocuğu olarak büyüdü. 1992’de gerillaya ka- Hüsamettin YAMAN
tıldı. 1995 Aralığında tutsak düştü. 2009 Dev-Genç’liydiler. Soner, Cer-
yılında Elbistan Hapishanesi’nde kanser has- rahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi.
talığına yakalandı. Tedavisi yapılmadığı için Hüsamettin, İstanbul Üniversitesi
Güler Zere hastalığı ilerledi. Oligarşinin hasta tutsakları Soner Gül Hüsamettin Yaman öğrencisiydi. 4 Mayıs günü İs-
“sessiz imha” politikalarına karşı Güler Zere tanbul’da gözaltına alındılar ve
ve hasta tutsakların özgürlüğü için yürütülen bir kampanya bir daha onlardan haber alınamadı.
sonucunda 6 Kasım 2009’da tahliye edildi. 7 Mayıs 2010’da
Küçükarmutlu’da tedavisi sürerken şehit düştü.