Page 57 - YuruyusDergisi557
P. 57
Anıları Mirasımız bir kahve gösterdi, buraya girip bu-
rada satalım dedi. Ben orasını bi-
Alişan Şanlı’yı Tanıyanlar liyordum ve faşistlere ait bir yer
olduğunu söyledim, girmek is-
Anlatıyor: temedim. Ama o ısrar edince gi-
rip, anlattık. 4-5 kişi vardı ve
“Dergi satmak için çat kapıya giderdi. Berlin'in çok uzak
bir bölgesinde kapıları çalarken tesadüf benim yeğenim ile dinlediler. En sonunda adam 'helal
olsun size. Yahu bu ne cesaret ki,
tanışmış. Bunu bana yeğenim söyledi.”
buraya girip bize dergi satmaya ça-
“Bize sürekli gelirdi. Dergimi düzenli getirirdi. Bir gün
lışıyorsunuz' diyerek dergiyi almış-
piknikte bir konuşma yapıyordu. Biraz sessiz ve etkisiz ko-
tı.”
nuştuğunu düşünerek eleştirmiştim. Ama ben ona gönül
"...En zor zamanlarda, en sıkıntılı anlarda
gözüyle hiç bakmamışım. Nasıl bir adammış, nasıl bir sesi
bile yaşam sevincini yitirmedi. Yüzünde hep gülümsemesi
varmış. Tüm dünyayı ayağa kaldırdı.”
ve yaşam sevinci ile örnek oldu. Yaşamı dolu dolu yaşadı"
“Devrim emekçisiydi. Türkiye'den de tanıyordum, ona
"...Halka hep değer verdi. Halkı hep sevdi. Hem de
zorla müdahale edildiğinde yanımdaydı. Çok güçlü bir iradesi
yaşamını birçok kez ortaya koyacak kadar yürekten sevdi"
vardı, kısa sürede kendini toparladı.”
"...Bizim eve ilk geldiğinde kızım 'baba yeni bir abi geldi'
“Yürüyüşlerde en çok onun sesi duyulurdu. Halaylarda,
demişti. O abiyi hep çok sevdik. Bize hiçbir zaman bağırmadı,
marşlarda en coşkulu olan yine oydu... Hayatım boyunca
bana en çok çiçek getiren ağabeyimdi.” kızmadı."
"...Düşmana karşı her zaman kin ve öfkesini taşıdı. Halk
“Onun gibi bir insanla uzun süre birlikte bir şeyleri pay-
laştığım için çok mutluyum.” düşmanlarına karşı acımasız olmak gerektiğini onda gör-
"Çok zor şartlarda tek başına bıraktık... Ama gördüm ki düm."
onu hiçbir şey yıldırmadı ve asıl yanılan biz olduk. O aynı "...Ona dair ne söylemek gerekir; tek kelimeyle o bir Cep-
zamanda bizi de kendimize getirdi, sadece düşmana değil, heli’ydi."
bize de çok büyük dersler verdi.” "...Irkçılıkla ilgili kampanya için biz de yardıma gitmiştik.
“Onu tanımadım, tanışamadığımız için de çok üzgünüm. Orada tanıdım. Yorulmaz biriydi. Ve çok çalışkandı. Biz
Daha yakın zamana kadar feda eylemlerinin neden yapıldığı işimiz bitti derken, o 'şurada bir yer var, oraya da uğrayalım'
üzerine konuşuyorduk ve anlayabilmiş, ikna olmuş değildim. dedi. Sonra başka bir yer, başka bir yer daha... Onu saygıyla
Herkes ondan çok bahsetti, eylemiyle de kafamdaki soru işa- anıyorum.
retlerinin hepsi silindi.” "...Tutsaklık yıllarında düşmana karşı kinini ve öfkesini
“Eskiden başka bir derneğe gidip gelirdim. Onu da o dö- hep büyüttü. Onun dışarıya dair özlemleri arasında, 'şu yemeği
nemler tanıdım. Bir gün anmaya çağırmıştı. Bu aile ile yemek', 'şuraya tatile gitmek', 'şurayı-burayı gezmek' yoktu.
tanıştım ve artık bu aileden biriyim.” Bir savaşçı olarak kendisini hep dışarı hazırladı. Düşmandan
“Oğluma Grup Yorum'u sevdiren biriydi.” hesap sormak için yanıp tutuştu. Bağlılığı, sahiplenmesi ile
“Onunla bir gün kahvelere dergi satmaya çıkmıştık. Bana bize hep örnek olacak."
Yoldaşları Oğuz Meşe’yi Karadeniz’in kendine has
zekası, öğrenme isteğini çok
Anlatıyor: bariz yansıtanlardandır. Bir o
kadar da yiğittin hani.. DİSK
Oğuz’a Dair önünde direnen Oya Baydak’a,
Bir görüş günü tanımıştım sonraları Dersim’in Şahanı olacak patron sendikacılarının örgüt-
seni. Kara-kuru hallerinle çok sessiz, sakin duruyordun… lediği kitle saldırıya geldiğinde
Cımbızla ağzından zar zor aldığımız kelimelerden cümleler en önde karşı koyanlardandın.
kurup n’aber , nasılsınlarla başlayan sohbetlere koyuluyorduk. Yüzün, gözün kan içinde kaldığı
Bu kısa süreye kısa cümleler sığıyordu doğallığında... halde yoldaşlarına zarar gel-
Gel zaman git zaman mücadelede aldığın ivmeyle doğru mesin diye inadına inadına atı-
orantılı sohbetlerine de bir canlılık gelmişti. Sendeki değişimi lırdın üstlerine. Yeterli görmezdin kendini hiç… Böyle dü-
kısmen de olsa ilk orada fark etmiştim. şündüğündendir ki soluğu Dersim dağlarında aldın. Songül
Tahliye olup da dışarıda karşılaştığımızda bambaşka bir Koçyiğit ve Sabahattin Yavuz şehitlerimizden bahseder,
Oğuz’la konuşuyordum artık. O sessiz, sakin arkadaşımız Tokat’ta onlar gibi savaşacağım derdin. Dediğini de yaptın.
gitmiş, neyi, niçin yaptığını bilen, coşkulu, neşeli bir arkadaş Söylediğini yapan, yaptığını savunan Parti-Cephe geleneğimize
oluvermiştin. Hababam sınıfının Hayta İsmail’i gibiydi tıpkı şehitliğinle bir halka daha ekledin. Munzur’un asi topraklarında
hareketlerin ki fiziksel olarak da benzetirdim, benzetirdik. kızıllaştın.
Devrimin yeni insanı çabuk vücut bulmuştu sende, bunu gör- Güle güle sana, Tokat’ın güneş görmeyen kara kurusu,
memek için kör olmak gerekti. Karşılaştığımızda patlatıverirdik Hayta İsmail’i, delikanlısı… güle güle…
hemen kahkahaları.