Page 111 - İslam'ın İnanç Esasları
P. 111
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Bir saat, hatta bir dakika sonra yaşayıp yaşamayacağımızı bile-
mediğimiz gibi, neler yaşayacağımızdan da emin değilizdir. Haya-
tımızı, emin olmadığımız, akıbetini bilmediğimiz olaylara göre
yönlendirmemizin ne kadar hatalı olacağı da ortadadır. Emin oldu-
ğumuz tek şey ölümü yaşayacağımızdır. Yaşamımızı bu kesin ger-
çeğe göre ayarlamamız gerektiği, sadece bu düşünüldüğünde
anlaşılmaktadır.
Ölüm de insanın dünyadaki imtihanının bir parçasıdır. Allah,
Kuran'da hayatı ve ölümü insanı imtihan etmek için yarattığını şöyle
bildirmiştir:
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi
(ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O,
üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
Ölüm sadece dünya hayatının, dolayısıyla imtihanın sonudur.
Aynı zamanda, sonsuz olan ahiret hayatının da başlangıcıdır. İman
edenler bu nedenle ölümden korkmazlar. Hayatlarını Yüce Allah'ın
hoşnutluğunu gözeterek, ahirete yönelik salih amellerle geçirdikleri
için Allah'ın vadettiği cenneti umarak ölümü güzel karşılarlar.
İman etmeyenler ise, ölümü bir yok oluş zannettikleri için ölüm-
den çok korkarlar ve düşüncesi bile onlara ızdırap verir. Bu nedenle
ölümü hiç düşünmez, hatta akıllarına bile getirmek istemezler ve
ölümden kaçarlar. Oysa bu boşuna bir çabadır. Hiç kimse Allah'ın
kendisine takdir ettiği ölüm saatinden kaçamaz. Bir ayette bu gerçek
şöyle vurgulanmaktadır:
Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim
edilmiş şatolarda olsanız bile... (Nisa Suresi, 78)
Ölümü düşünmemek, gerçekten kaçmaktır. Ölüm er-geç her in-
sanı yakalayacağına göre, ölümü düşünerek hareket etmek ise akılcı
109