Page 95 - İslam Birliği'ne Çağrı
P. 95

tüler. Kim Allah'›n ayetlerini inkar ederse, (bilsin ki) gerçek-
                   ten Allah, hesab› pek çabuk görendir. (Al-i ‹mran Suresi, 19)
                   Bu ayr›l›¤a düflme nedeniyle Kitap Ehli'nin tarihinin büyük
               çat›flmalarla dolu oldu¤u, bilinen bir gerçektir. H›ristiyanl›¤›n ilk
               1600 y›ll›k tarihi, birbirleri ile çat›flan farkl› H›ristiyan mezhepleri-
               nin tarihi say›labilir. Ufak yorum farkl›l›klar› bile H›ristiyanlar›n
               birbirlerini inkarc›l›kla suçmalar›na neden olmufltur. Bu çekiflme
               içinde Roma Katolik Kilisesi zamanla egemenlik sa¤lam›fl, ancak
               sonraki yüzy›llarda da bu kez bu Kilise "sapk›n" (heretik) sayd›¤›

               farkl› dini mezheplere (bunlar aras›nda Docetism, Montanism,
               Adoptionism, Sabellianism, Arianism, Pelagianism ve Gnosticism
               say›labilir) karfl› büyük bir bask› uygulam›flt›r. Papal›¤›n, 11. yüz-
               y›ldan itibaren Katharlar ve Bogomiller gibi farkl› dini ak›mlara
               uygulad›¤› bask›lar, ard›ndan da Protestanlar ile Katolikler aras›n-
               da patlak veren ve bir yüzy›ldan fazla süren kanl› savafllar, Avru-
               pa tarihinin en karanl›k ça¤lar›na denk gelmektedir. ‹lginçtir ki,

               Avrupa medeniyetinin yükselifli, ancak söz konusu mezhep savafl-
               lar›n›n bitmesinden sonra bafllam›flt›r. Siyasi tarihçilerin kabul etti-
               ¤i gibi, modern Avrupa, farkl› H›ristiyan mezheplerinin birbirleri-
               ne tolerans göstermesi gerekti¤i fikrinin egemen oldu¤u ünlü
               Westphalia Bar›fl›'ndan (1648) sonra do¤mufltur.
                   ‹nsanlar›n dinde parçalanmalar›n›n temelinde, Allah'›n em-
               retti¤i ahlak› gere¤i gibi yaflam›yor olmalar› vard›r. Bu ahlak te-
               vazuyu esas al›r. Tevazudan uzaklaflanlar, kendilerini ve kendi fi-
               kirlerini mutlak do¤ru olarak görür, kendilerinden farkl› düflü-

               nenleri küçümser ve onlara düflmanl›k beslerler. Kendi görüflle-
               rinin mutlak do¤ru oldu¤undan hiç kuflku duymad›klar› için,
               kendilerini hiçbir zaman sorgulamaz ve dolay›s›yla daha iyiye,
               daha do¤ruya gidemezler. Sadece kendi yorumunu be¤enip bu-
               nunla övünenlerin durumuna Kuran'da, "... onlar, ifllerini kendi
               aralar›nda (farkl›) kitaplar halinde böldüler; her bir grup,




                                             93
   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100