Page 87 - Gerçeği Düşündünüz Mü
P. 87
Harun Yahya (Adnan Oktar)
bilmektedirler. Zaten samimi olarak öğrenmek kastıyla bu
soruyu sormazlar. Kendilerince müminlere zorluk çıkartma-
ya çalışırlar. Ancak bu insanların başarıya ulaşmaları söz
konusu değildir. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:
Ayet le ri miz ko nu sun da ac ze dü şü rü cü ça ba lar har ca -
yan lar, on lar da alev li ate şin hal kı dır. (Hac Su re si, 51)
Bun lar Al lah'ın yo lun dan en gel le yen ler ve on da çar pık -
lık ara yan lar dır. On lar ahi re ti de ta nı ma yan lar dır. (Hud
Su re si, 19)
Bu tip insanlar, öne sürdükleri bir misalin geçersizliği ken-
dilerine izah edilse bile, -amaçları samimi olarak bilgilenmek,
şüphelerini gidermek olmadığı için- cevap aldığı misali yeni
misaller takip eder. Verilen cevaplar ve öğütler üzerinde
dürüst olarak düşündüğünde kendisine makul, mantıklı gele-
cektir. Ama cahiliye toplumunun telkinleriyle düşündüğü için
doğruları kavrayamaz. Bunun üzerine Allah'ın Kuran'da bil-
dirdiği gibi "kulaklarını tıkar" ve o ortamdan bir kaçış yolu
aramaya başlar. Kuran'da cahiliye toplumunun bu çirkin
tavrı, şöyle bildirilmiştir:
"Doğ ru su ben, on la rı ba ğış la man için her da vet edi şim -
de, on lar par mak la rı nı ku lak la rı na tı ka dı lar, ör tü le ri ni
baş la rı na çek ti ler ve bü yük lük tas la dık ça bü yük lük gös -
te rip-di ret ti ler." (Nuh Su re si, 7)
Öğütten kaçan bu tür insanların durumu yaban eşekleri-
ne benzetilir:
Bu na rağ men, bun la ra ne olu yor ki öğüt ten yüz çe vi rip
du ru yor lar? San ki on lar ürk müş ya ban eşek le ri gi bi dir ler;
ars lan dan kor kup-kaç mış lar. (Müd des sir Su re si, 49-51)
85