Page 89 - Gerçeği Düşündünüz Mü
P. 89
Harun Yahya (Adnan Oktar)
lardır aynı akılsız taktiklere başvurmuşlardır. Çağlar değiş-
mesine rağmen zihniyet, izlenen yöntem, verilen misaller
aynen devam etmektedir. Gerçekleri bile bile örtmek için bu
yönteme başvuranların zihniyeti tarih boyu hiç değişmeden
bugüne dek varlığını sürdüregelmiştir:
Ha yır, on lar geç miş te ki le rin söy le dik le ri nin ben ze ri ni
söy le di ler. (Mü mi nun Su re si, 81)
Bunların yanında bir grup da dini kendi menfaatleri doğ-
rultusunda bir şekilde çarpıtmaya çalışır. Dini bu şekilde çar-
pıtmaya çalışanlar hakkında Kuran'da şu hüküm yer alır:
Si ze ne olu yor? Na sıl hü küm ve ri yor su nuz?
Yok sa (eli niz de) ders oku mak ta ol du ğu nuz bir ki tap mı
var? İçin de, ne yi se çip-be ğe nir se niz, mut la ka si zin ola -
cak di ye.
Yok sa si zin için üze ri miz de kı ya me te ka dar sü rüp gi de -
cek bir ye min mi var ki siz ne hü küm ve rir se niz o, mut -
la ka si zin ka la cak, di ye. (Ka lem Su re si, 36-39)
Kuran'a uyan samimi bir mümin gördüğünde, yaşadığı suç-
luluk duygusunu ve aşağılık kompleksini gizlemek için kendini
temize çıkarmaya çalışmak da, cahiliye toplumlarında sık baş-
vurulan yöntemlerdendir. Bu tarz insanların bunu yaparken
kullandıkları kalıplar genelde hep aynıdır. "Elhamdülillah biz de
Müslümanız", "benim babam hacı", "anneannem de başını
örterdi", "ailem çok dindardır", "ben zaten bayram namazları-
nı kaçırmam" gibi sözlerle bu ruh hallerini ifade ederler. Ken-
dilerine din konusunda öğüt verilmesi, uyarı yapılması, akıl
verilmesi, doğru olanın tavsiye edilmesi ağırlarına gider.
Bir de, "ben he pi niz den da ha din da rım, da ha na mus -
lu yum, ki min kim den da ha üs tün ol du ğu nu yal -
87