Page 104 - İslam'ın Kışı ve Beklenen Baharı
P. 104
İSLAM'IN KIŞI VE BEKLENEN BAHARI
102
Doğu Türkistan'da Etnik Çatışma Oluşturmak İsteyenlerin
Karanlık Oyunları Amacına Ulaşmayacaktır
Uygur Türkleri efendiliğiyle, dürüstlüğüyle, sabrıyla, yatıştırıcı olmasıyla,
devlete itaatiyle, mütevaziliğiyle, sadakat ve vefasıyla ün kazanmış asil bir halk-
tır. Bu güzel insanlar, İslam ahlakının gereği olan affedicilik, barışseverlik, seve-
cenlik, farklı düşüncelere ve inançlara saygı göstermek, insanları ırklarına göre
değil ahlaklarına göre değerlendirmek gibi güzel hasletlere sahiptir. Dolayısıyla,
bölgede yaşayan diğer halklarla özellikle de Han Çinlileriyle hiçbir zaman etnik
kökene dayalı bir çatışmaları olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Uygur
Türkleri, Doğu Türkistan topraklarında her dinden, her etnik kökenden ve her
düşünceden insanın birarada, birbirlerinin yaşam haklarına saygı duyarak,
huzur ve güven içinde yaşayabilecekleri bir ortam istemektedir. Bunun sağlana-
bilmesi için izlenmesi gereken önemli yollardan bazıları şunlardır:
1. Uygur Türklerinin barıştan ve huzurdan yana oldukları açıktır. Ancak
bölgede sükunetin sağlanabilmesi, Uygurlu kardeşlerimizin güvenliğinin garan-
ti edilmesiyle mümkündür. Bu hususta uluslararası camiaya önemli sorumlu-
luklar düşmektedir. Uygurlu kardeşlerimizin ve Çinli kardeşlerimizin kardeşçe
birarada yaşama imkanının sağlanması ve bazı Han Çinlilerinin aşırılıklarının
engellenmesi için uluslararası toplulukların ve kuruluşların gerekli desteği ver-
mesi gerekir. BM başta olmak üzere bu kuruluşların Çin yönetimi üzerinde oluş-
turacakları demokratik baskı, Çin Hükümeti'nin Uygurlu kardeşlerimizin
sorunlarına ve haklı taleplerine karşı daha barışçıl, insan haklarına saygılı, özen-
li bir yol izlemesini sağlayacaktır. Gerekli teşvik ve yönlendirmeler yapıldığın-
da, uluslararası camianın garantör bir tavrı olduğunda bölgede sükunetin sağ-
lanması daha kolay olacaktır.
2. Çin'in ulusal ve ekonomik menfaatlerini koruma duygusu içinde olması
doğaldır. Ancak baskıyla, zorla ve tahakkümle bu sağlanmaz. Çin'i müreffeh
kılacak, ekonomik ve sosyal kalkınmasını sağlamlaştıracak olan yol, insan hak-
larına saygılı, demokrat, sevecen, fikir ve inanç özgürlüğünü koruyan bir anla-
yış içinde olmasıdır. Çin'in enerji kaynaklarına ulaşamamak, ekonomik yönden
kayba uğramak, topraklarını kaybetmek, dağılıp parçalanmak gibi korkularını
tam anlamıyla bertaraf edebilecek tek çare ise Türk-İslam Birliği'nin kurulması
olacaktır. Türk-İslam Birliği sınırların kalktığı, ticaret ve yatırım özgürlüğünün
olduğu, enerji kaynaklarına tüm toplumların eşit olarak ulaşabildiği bir ortam
sağlayacaktır. Böylece Çin yatırımlarını, Tanzanya'dan Endonezya'ya kadar çok
geniş bir alana yayabilecek, mallarını dev bir coğrafyada satabilecek,
Müslümanlar Çin'de çok büyük yatırımlar yapabileceklerdir. Türk-İslam