Page 617 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 617
Harun Yahya
Görüldüğü gibi fosil kayıtları, canlıların, evrimin iddia ettiği gibi ilkelden gelişmişe doğru bir süreç
izlediklerini değil, bir anda ve en mükemmel halde ortaya çıktıklarını göstermektedir. Bu ise, canlılığın
bilinçsiz doğal süreçlerle değil, bilinçli bir yaratılışla var olduğuna kanıt oluşturmaktadır. New York Sta-
te Üniversitesi'nden Ekoloji ve Evrim Profesörü Jeffrey S. Levinton, Scientific American dergisine yazdı-
ğı "Hayvan Evriminin Big Bang'i" başlıklı bir makalesinde bu gerçeği istemeden de olsa kabul etmekte
ve "Kambriyen Devri'nde çok özel ve gizemli bir yaratıcı gücün varlığını görüyoruz" demektedir. 38
Moleküler Karfl›laflt›rmalar, Evrimin Kambriyen Ç›kmaz›n›
Büyütüyor
Evrim teorisini Kambriyen patlaması konusunda giderek daha fazla açmaza sokan bir diğer gerçek,
farklı canlı kategorileri arasında yapılan genetik karşılaştırmalardır. Bu karşılaştırmaların sonuçları, ev-
rimci biyologların yakın zamana kadar "yakın akraba" saydıkları hayvan kategorilerinin genetik olarak
çok farklı olduklarını ortaya koymakta, böylece zaten sadece teoride var olan "ara form" varsayımlarını
temelden çökertmektedir. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde 6 ayrı bilim adamı-
nın imzasıyla yayınlanan 2000 tarihli bir makalede, DNA analizlerinin "eskiden ara form sayılan" kate-
gorileri bu durumdan çıkardığı şöyle açıklanmaktadır:
DNA sekans analizleri, filogenetik ağaçlar için yeni yorumlar gerektirmektedir. Metazoa (çok hücreli canlı-
lar) ağacının tabanında yer alan ve daha önceden birbirini izleyen komplekslik derecelerini temsil ettikleri
düşünülen canlı sınıflamaları, yer değiştirmekte ve ağacın çok daha üst kısımlarına taşınmaktadır. Bu, geri-
ye hiçbir evrimsel "ara form" bırakmamaktadır ve bizi Bilateria (simetrik vücuda sahip canlılar)ın kompleks-
liğinin kökeni hakkında yeniden düşünmeye zorlamaktadır. 39
Yine aynı makalede, evrimci yazarlar, daha önceden süngerler, cnidarianlar, ctenophorlar gibi omur-
gasız deniz canlıları grupları arasında "ara form" saydıkları bazı kategorilerin, yeni genetik bulgular ne-
deniyle artık böyle sayılamayacaklarını belirtmekte ve bu gibi evrim ağaçları kurgulama konusunda ar-
tık "ümitlerini yitirdiklerini" şöyle ifade etmektedirler:
Yeni moleküler temelli filogeninin bazı önemli sonuçları vardır. Bunların en önemlisi, süngerler, cnidarians
ve ctenophores arasındaki "ara form" sınıflamaların ve bilateryen canlıların son ortak atasının, yani "urbila-
teria"nın ortadan kalkmasıdır... Bunun doğal sonucu olarak, urbilateria'ya giden soy ağacında çok büyük bir
boşluğumuz var... Kademeli bir biçimde giderek artan bir komplekslik senaryosu yoluyla, "boşluktaki atayı"
yeniden inşa etme yönündeki umudumuzu -ki bu eski evrimsel mantık yürütmede çok yaygındır- kaybet-
miş bulunuyoruz. 40
Omurgal› Canl›lar›n Evrimi ‹ddias›
Kambriyen Devri'nde aniden ortaya çıkan hayvan filumlarından biri, başta da belirttiğimiz gibi mer-
kezi bir sinir ağına sahip olan Chordata filumudur. Chordata ya da Türkçe'de kullanılan karşılığıyla
"kordalılar"ın bir alt sınıfı ise, omurgalılardır. Balıklar, amfibiyenler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler
gibi temel sınıflara ayrılan omurgalılar, kuşkusuz hayvanlar aleminin en önemli canlılarını oluştururlar.
Evrimci paleontologlar, her canlı filumunu bir başka filumun evrimsel devamı olarak görmeye ça-
lıştıkları için, kordalıların bir başka omurgasız filumundan evrimleştiğini iddia ederler. Ancak tüm fi-
lumlar gibi Chordata filumunun üyelerinin de Kambriyen Devri'nde ortaya çıkmış olması, bu iddiayı ilk
baştan tutarsız hale getirmektedir.
Önceki sayfalarda belirttiğimiz gibi, 1999 yılında 530 milyon yıllık Kambriyen balıkları bulunmuş-
tur ve bu çarpıcı bulgu evrim teorisinin bu konudaki tüm iddialarını yıkmaya yeterlidir.
Kambriyen Devri'nde belirlenen en eski kordalı ise, Pikaia adı verilen, uzun bir vücuda sahip ve ilk
bakışta solucanları andıran deniz canlısıdır. 41 Pikaia, atası olarak öne sürülebilecek tüm diğer filumlar-
daki türlerle aynı anda ve hiçbir ara form olmadan ortaya çıkmıştır. Evrimci biyolog Prof. Mustafa Ku-
Adnan Oktar 615